Yayınlanma: 14 Eylül 2021 13:38
Güncellenme: 21 Kasım 2024 21:36
Dünya Bankası, 2018 yılında iklim değişikliğinin üney Asya, Latin Amerika ve Sahra Altı Afrika bölgelerinde göç üzerindeki etkilerini analiz ettiği "Dip Dalgası" (Groundswell) raporunu Kuzey Afrika, Doğu Asya ve Pasifik, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgelerini de kapsayacak şekilde güncelledi.
NTV’den aktarılan habere göre rapor kapsamında söz konusu iklim krizinin 6 bölgede giderek daha etkili bir göç sebebi olmaya başladığı kaydedildi.
İklim değişikliğinin su kaynakları, tarımsal verimlilik, deniz seviyesindeki yükselişteki etkisi gün geçtikçe artarken, bu durum bazı bölgelerin yaşanabilirliğini de azaltıyor. Bu durumun yoksul ve savunmasız ülkelerde en sert şekilde etkileyeceği kaydedilen raporda iklim değişikliğinin 2050'ye kadar 6 bölgeden 216 milyondan fazla insanı iç göçe zorlayabileceğinin altı çizildi.
Bu rakam bölgelerin aynı dönem için öngörülen nüfusunun yüzde 3'üne karşılık geliyor.
Yapılan hesaplara göre Sahra Altı Afrika'da 85,7 milyon iklim göçmeninin ortaya çıkabileceği ve bu rakamın bölgenin toplam nüfusunun yüzde 4,2'sini oluşturduğu gözlemlendi. Kurak alanları ve kıyı şeridi hali hazırda iklim değişikliğinden etkilenen Sahra Altı Afrika, en kırılgan bölge olarak öne çıkıyor.
Yine aynı rapora göre; Doğu Asya ve Pasifik bölgesinde 48,4 milyon (yüzde 2,5), Güney Asya'da 40,5 milyon (yüzde 1,8), Kuzey Afrika'da 19,3 milyon (yüzde 9), Latin Amerika'da 17,1 milyon (yüzde 2,6) ve Doğu Avrupa ve Orta Asya'da 5,1 milyon (yüzde 2,3) insanın iklim değişikliği nedeniyle iç göçe mecbur kalabileceği hesaplandı.
Nüfusuna oranla en yüksek iç göçün yaşanabileceği Kuzey Afrika bölgesinde ise su kıtlığı ve deniz seviyesinin yükselmesinin bu bölgeler ve Nil Deltası'nda yaşayan insanları etkileyebileceği öngörülüyor.
Raporda değerlendirmelerine yer verilen Dünya Bankası Sürdürülebilir Kalkınmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Juergen Voegele, 2018'de yayımladığı raporda üç bölgeden 143 milyon insanın iklim değişikliği nedeniyle göç edebileceğinin hesaplandığını anımsatarak, "Geçen zamanda dünya, Covid-19 salgını ve yoksulluğu azaltan onlarca yıllık ilerlemenin tersine dönmesiyle vuruldu. Aynı zamanda, iklim değişikliğinin etkileri daha görünür hale geldi. En sıcak 10 yılı yaşadık ve tüm dünyada aşırı hava olaylarını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Milyonlarca insanın iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalmasının önlenilebilir olduğuna dikkat çeken Voegele şöyle devam etti:
"Ülkeler acilen sera gazı emisyonlarını azaltmaya, hayati ekosistemleri iyileştirmeye ve insanların adapte olmasına yardım etmeye başlarsa iç iklim göçü 2050'ye kadar yüzde 80, yani 44 milyon kişiye kadar azaltılabilir. İç iklim göçüne yönelik öngörüler önümüzdeki birkaç yılda iklim değişikliğine karşı atacağımız adımlara bağlı. İlk ve en acil küresel adım emisyonları azaltmak olmalı."