Yayınlanma: 15 Ocak 2020 14:14
Güncellenme: 22 Kasım 2024 12:48
İngiltere'deki iltica başvurusu reddedilen Sunny, 21 yıl boyunca Londra sokaklarını dolaşan gece otobüslerinde sabahlamış ve yıllarını bu şekilde geçirmiş. Her doğan günü otobüslerde karşılaması ona ve hayata dair çok şey öğretmiş.
Eskimiş ceketinden vücuduna işleyen rüzgâra, el ve ayaklarını donduran soğuğa rağmen sabırla günlerini geçiriyormuş, Sunny.
Saat gece yarısını geçmiş, ayakta durmaktan yorulmuş, ama o dimdik duruyor, durağa gelen otobüse gülümsüyor, kenara çekilip diğer yolculara yol verdikten sonra, artık aşina olduğu şoförü ise başıyla selamlıyor. Yıpranmış biletiyle her gece üst üste ödemesini yapıyor.
En arka koltuğun boş olduğunu görünce sevinip oraya oturuyor ve böylece uzun gece yolculuğu başlıyor ve “evi”nde kendini buluyormuş. Çantasını kucağına bastıran Sunny, ellerini ısıtmaya çalışarak gözlerini kapatıyor ve günü kurtarmaya çalışıyor.
Nijerya'da cezaevinde idam edilmeyi beklerken dört duvar arasında çömelip dua edişini hatırlıyor, suçu ise demokrasi mücadelesi!
Bir gardiyan hücresine giriyor ve onu kaldırıp sessiz koridorlardan geçirerek göz kamaştıran güneşin altında bekleyen arabaya götürüyor.
Ailesi ve dostları cezaevi yetkililerine rüşvet ödeyip onu özgürlüğüne kavuşturmuş, aynı olayı Londra uçağındaki hostes üzerinde de gerçekleştirip onu uçağa bindirmiş.
Gürültüyle otobüse binen bir sarhoşun ahenksiz şarkısıyla uyanıyor Sunny, saat sabaha karşı 03.00-04.00 olmalı diye düşünüyor.
Bu saatlerde otobüse binenler ise modern Londra'nın bir aynası gibi olduğunu düşünüyor.
Sunny üç farklı gruptan söz ediyor: Daha iyi bir hayat için bu ülkeye gelmiş ve güneş doğmadan önce temizlik işine giden insanlar, bir çoğu İngiliz olmak üzere gece kulüplerinden çıkıp evlerine dönenler ve gidecek hiçbir yeri olmayan, dinlenmek amacıyla otobüse binen evsiz insanlar.
Fakat diğerlerinin varlığı Sunny'yi rahatsız etmiyor. Onların gülümsemesine o da gülümseyerek karşılık veriyor. Sınıf duvarlarının birkaç birayla nasıl yıkıldığına, duygularını belli etmekten hoşlanmayan İngilizlerin evsiz biriyle geçici bir süre için de olsa kendi denkleriymiş gibi konuşmalarını gözlemliyor.
Röportaj bittikten sonra Sunny ile Londra'nın güneyinde ineceği durağa varıldı. Bir varış noktasına ulaşmaya hala alışamadığını itiraf ediyor. Uzun yıllar ona sığınak olmuş otobüslere bazı geceler hala binip kafasını boşaltmaya çalıştığından bahsediyor.
Koltuktan kalkarken dizlerinin tıkırdaması kulakları tırmalıyor. Belli ki yaşam mücadelesi onu vaktinden evvel yaşlandırmış. Şoföre teşekkür edip vardığı durağa iniyor. Yüzünde bir meltem esintisi, dudaklarında gülümseme ile kaldığı eve doğru ilerliyor.