Yayınlanma: 14 Aralık 2021 20:24
Güncellenme: 17 Kasım 2024 05:15
-Şimdi Çin modeli değil dediği zaman Sayın Erdoğan’ın bunu nasıl tanımlayacağı hakikaten problem olur. Kendisini burada uyarayım, bu konuda lideriyle konuşmasında fayda var. -Sayın Erdoğan biliyorsunuz faizle ilgili ‘nas’ dedi. Bu dini bir tarif. Şimdi dini tariften Çin’li tarife geçtik biz ekonomide. Bunu da sizlerin takdirine bırakıyorum. -Ama asıl vahim olan, ekonominin başına getirilen bu arkadaşımızın ortaya koyduğu, ‘İnşallah, Maşallah’ üzerinden bir tarif var. Ekonomi böyle yönetilemez. -Temennilerle yönetilemez. O ekonominin başına, oranın patronu olmak üzere getirilen kişi temenni ederek ekonomiyi canlandıramaz, yönetemez ve kendi varlığı üzerinden kefalet ortaya koyamaz. -Maliye Bakanları, ekonomiden, maliyeden, hazineden sorumlu bakanlar, devlet hazinesiyle ilgili kefalet koyarlar. -Ben bu konuşmaları büyük bir ciddiyetsizlik olarak görüyorum. Sayın Bakanın şahsında bütün yöneticileri acilen ciddiyete davet ediyorum. -Türkiye bir devlet krizi yaşıyor. Bu devlet krizini getiren de bir ciddiyet krizi var. Dolayısıyla ciddiyete davet ediyorum ve konuşmalarına dikkat etmelerini öneriyorum. -Bugün itibarıyla dış güçleri iki günlük bir sürede kenara koymuşlar. İki görüş geldi dünden itibaren. -Birincisi Japon bankasının raporu, ikincisi İzzet Özgenç hocanın Duvar gazetesinde ortaya çıkan yorumu. -İzzet Özgenç hocamız aynı zamanda hukuk profesörüdür ve etkili bir hocadır. “Olağanüstü hal ilan edilebilir” diye bir kavram var. Dış güçler bırakılmış bir kenara, iç güçlere gelmiş iş. -İç güçler dediğiniz zaman, sermaye kontrolünden başlayarak bankadaki dolarlara yani vatandaşın dolar mevduat hesaplarına kadar bazı adımların atılabileceği gibi bir endişe yaratır ki, bu Türkiye’nin iflas etmesine sebep olur. -Bu konuda herkesi ciddiyete davet ediyorum. Sakın ha öyle bir el uzatma olmasın!