Yayınlanma: 19 Kasım 2020 19:01
Güncellenme: 16 Ocak 2025 08:03
"Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’a hürmet ve hayranlığı bellidir. Soros’un tetikçisi ve tedarikçisi Osman Kavala’ya sevgi ve sempatisi bilinmektedir. PKK’lı teröristlerle iç dışlı olduğu ise son derece berraktır. Ülküdaşım Alaattin Çakıcı’ya mafya bozuntusu demek, yeraltı dünyasının karanlık yüzü suçlaması getirmek müfterilik, seviyesizlik, rezilliktir. Kamuoyu nezdinde algı oluşturmaya çalışan Kılıçdaroğlu ve yanında yöresinde yuvalanan işbirlikçilere cevabım şudur: 1-Alattin Çakıcı bir Ülkücü şehidimizin oğludur. 2- Alaattin Çakıcı ülke ve millet sevdalısı bir Ülkücüdür. 3- Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır Elbette üzerine atılı suçların bedelini uzun yıllar cezaevinde kalarak ödemiş bir vatan evladıdır. Kılıçdaroğlu mafya arıyorsa, yeraltı dünyasının kanlı yüzlerini görmek istiyorsa el ele, gönül gönüle olduğu hainlere bakması, şayet onuru varsa nedamet duyması tavsiyemdir. Kılıçdaroğlu, aleyhine işleyen gündemi değiştiremez, yama tutmayan açıklarını asla kapatamaz. PKK’yla iş birliğinin, FETÖ’yle diyaloglarının demokratik faturasına mutlaka katlanacaktır. CHP’nin tarihi sorunu Kılıçdaroğlu ve ekibidir. Bu sorun kanserleşmiş, vücuda yayılmıştır."
“Beni üzen nokta asıl şu. Meşru bir organın, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş bir partinin üstelik Türkiye Cumhuriyeti tarihinde köklü olarak kabul ettiğimiz bir partinin genel başkanının bir mafya liderine sahip çıkması. Asıl üzücü olan bu. Geri tartışmaların hiçbir önemi yok. Bu konuda beni duygulandıran telefon sayın Seval Türkeş’e ait. Aradı, büyük üzüntülerini dile getirdi. Bu partinin böyle bir pozisyona düşmesinin kendisi açısından da çok büyük bir rahatsızlık yarattığını ifade etti. Bunu söylemek isterim. Diğerlerinin hiçbir önemi yok. Biz bildiğimiz yoldan kararlılıkla devam edeceğiz.”