Yayınlanma: 23 Kasım 2021 00:37
Güncellenme: 19 Kasım 2024 02:24
Sayın Erdoğan'ın bu akşam kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamayı gördüm. Özellikle ekonomiye dair sözlerini dinlerken, gerçekten hayretlere düştüm. Söylediği bazı akıl dışı, hamasi sözlerle ilgili kısa da olsa bir cevap vermeyi bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum” diyerek açıklamasına başlayan Babacan, şunları söyledi:
Bir kere şu anda ülkemizde bir ekonomik kurtuluş savaşı falan yok arkadaşlar. Kötü yönetimin elinde değersizleşmiş bir Türk lirası var. İtibarını yitirmiş bir Türkiye var.
Her fırsatta yerli ve milli diyorlar ya. İşte bugün, kendi kendilerine çıkarttıkları gayet de yerli ve milli bir kriz var. Fakat ne yapıyorlar? Kurdaki bu artışı adeta bir Kurtuluş Savaşı kimliğine büründürmeye çalışıyorlar.
Elinde kuru ekmeğiyle kalmış insanları vatan savunmasındaymış gibi kandırmaya çalışıyorlar. ‘Savaştayız' diyorlar. ‘Yokluğa, yoksulluğa, açlığa razı olacaksınız' diyorlar.
Yapmayın yahu! Bu ülkenin tertemiz insanlarını aldatmayın. Halkımız bu vatan için her türlü zorluğa göğüs germeye hazırdır. Ancak bu milletin fedakarlığını, cefakarlığını istismar etmeyin. Yeter artık!
İktidarınızın süresini uzatmak için, şahsi bekanız için, milletimizin tertemiz duygularını kirletmeyin.
Taraflı, partili cumhurbaşkanı ve akraba bakanın göreve başladığı 2018 yılından bu yana yokuş aşağı yuvarlanıyoruz. Sayın Erdoğan'ın, tek imzayla, aklına esen her şeyi yapmaya başladığı günden beri yoksullaşıyoruz.
13 sene kabinede sayın Erdoğan'la beraber görev yapmış birisi olarak kendisine sesleniyorum. Her dar boğazda, 2002 krizinde, 2009 krizinde ekonomiyi teslim ettiği bir arkadaşı olduğunu da hatırlatarak kendisine sesleniyorum: Akıl dışı, bilim dışı tezlerinizi artık bir kenara bırakın. Bu ülke bunların maliyetini çok ağır ödüyor.
İnsanlar mutsuz, insanlar aç, insanlar umutsuz. Türkiye'nin dört bir yanını geziyorum. Bu ülkenin ekonomisi sizin oyuncağınız değil! Türkiye, sizin aklınıza gelenleri deneyeceğiniz bir laboratuvar değil!
Bu ülkenin haysiyetli insanları da kobay değil. Yeter artık. Bilmiyor olabilirsiniz. Bilmediğinizin farkında olmayabilirsiniz. Hiç olmazsa bilenlerle çalışın, bilenlere danışın.
Ülkemizi, 2002 yılındaki krizden çıkaran, 2009 yılındaki krizden çıkaran takımın başında olan arkadaşınız olarak çok net söylüyorum.
Ülkemizi bu krizden de yine biz çıkaracağız. Türkiye'yi iddialı ve itibarlı bir ülke yapacağız. Mutlak yoksulluğu bu ülkeden silmiştik, yine sileceğiz.
Yalanlara aldanmayın. İktidarın kurguladığı, hakikatten kopmuş propaganda söylemlerine kanmayın. Biz kimseye boyun eğmeyeceğiz, vatandaşımızın da boyun eğmesine müsaade etmeyeceğiz.
Hayat pahalılığının altında beli bükülen vatandaşımızı kısa sürede refaha erdireceğiz. Az kaldı, bunu yapacağız. Umudunuzu asla kaybetmeyin.BU ÜLKEYİ UCUZ İŞ GÜCÜ MERKEZİ YAPMAYI PLANLIYOR
Vahim bir konu daha var. Cumhurbaşkanı, kur artınca istihdamın artacağına dair, kıymeti kendinden menkul bir tez daha ileri sürmüş. Bu ne demek? Döviz kurunun artmasıyla, şu an zaten aylık 250 doların altına düşmüş olan asgari ücreti daha da düşürerek iş gücünü ucuzlatmak demek.
Sayın Erdoğan bu ülkeyi ucuz iş gücü merkezi yapmayı planlıyor olabilir. Madem öyle, çıksın bunu açıkça söylesin. Süslü lafların ardında bu gerçeği gizlemesin. ‘Ben işçilerimizin alın terini ucuzlatarak ekonomiyi yöneteceğim' desin.
Biz bu ülkeyi, insan onurunun yok sayıldığı ülkelerden birine çevirmesine müsaade etmeyiz. Özgürlükleri sıfırlayıp ülkeyi içe kapatmasına, insan onuruna aykırı ücretlerle vatandaşını mağdur eden bir devlet uygulamasına müsaade etmeyiz.
Bir de tüm istatistiki verilere aykırı olarak, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde ekonomimizin güçlü olduğunu iddia etmiş. Bunun gerçek olmadığını ilkokula giden yavrularımız bile biliyor. Siz kimi kandırıyorsunuz?