Yayınlanma: 17 Nisan 2024 11:03
Güncellenme: 22 Kasım 2024 15:29
Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu'nun parlayan yıldızlarından biri olarak bilinir. İstanbul'un fethi gibi tarihi bir zaferin mimarı olmasıyla tanınan bu liderin hikayesi, karanlık bir noktayla da lekelidir: kardeş katliamı!
1451 yılında, henüz 19 yaşındayken, Fatih Sultan Mehmet babası II. Murad'ın ölümü üzerine tahta geçti. Hemen İstanbul'u fethetme planları yapmaya başladı ve bu hedefe ulaşmak için her türlü engeli aşmaya kararlıydı. Bu hedef uğruna attığı adımlardan biri de, tahta çıktıktan sonra 2 yaşındaki iki kardeşi Ahmet ve Hasan'ı boğdurmasıydı. Bu eylem, o dönemde yaygın olan kardeş katliamı geleneğinin acı bir örneğiydi. Fatih'in bu katliamı gerçekleştirmesinin kesin sebebi bilinmemekle birlikte, saltanatını sağlamlaştırmak ve potansiyel rakiplerini ortadan kaldırmak istediği düşünülmektedir.
Fatih Sultan Mehmet'in kardeşleri için verdiği emir, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dönemi başlatan önemli bir adımdı. "Nizam-ı Alem" veya "Düzen-i Alem" olarak bilinen bu ilke, devletin istikrarını sağlamak adına şehzadelerin öldürülebileceğini savunuyordu. Fatih Kanunnamesi'nde bu ilkenin yer almasıyla, birçok şehzade bu ilke doğrultusunda idam edildi. Bu durum, Fatih'in saltanatı boyunca siyasi istikrarın sağlanmasına büyük katkı sağladı.
Ancak Fatih Sultan Mehmet'in kardeşlerini katletmesi, tarihçiler ve toplum arasında hala tartışmalı bir konudur. Kimileri bu eylemi, Fatih'in güçlü bir lider olma yolunda attığı zorunlu bir adım olarak görürken, kimileri ise bu vahşeti ahlaki açıdan kabul edilemez bulmaktadır. O dönemdeki siyasi ortamın ve kardeş katliamının yaygın bir gelenek olması, bu olayın gerekçelendirilmesine yönelik argümanlar sunabilir, ancak bu durum eylemin ahlaki boyutunu ortadan kaldırmaz.