Yayınlanma: 20 Ocak 2023 19:38
Güncellenme: 19 Kasım 2024 21:24
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “The Economist dergisinin kapağında görüyorsunuz. Batı basınında seçimlere giderken Türk milletinin hür iradesini vesayet altına almaya çalışan bir bakış açısının yaygınlaştırılmaya başladığını görüyoruz. Tabii bu yeni değil biz alıştık. Her seçim döneminde bunu yaptılar. Bundan sonra da yapmaya devam edecekler. Yine yanılacaklar, geçmişte yanıldıkları gibi" diye bir açıklamada bulundu.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından Türkiye Mezunları Forumu, Şişli'deki bir otelde tertip edildi. Foruma Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da katıldı. Kalın, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından dünyada bir düzen kurulmadığını iddia ederek “1990 yılından bu yana geçen döneme baktığınız zaman 30 küsür yıllık dönemde yeni dünya düzenin kurulamadığını, adaletin tesis edilemediğini, herkes için barış, istikrar ve refahın sağlanamadığını açık ve net bir şekilde görüyoruz. Aynı Avrupa merkezci bakış açısı.
Bugün silah sanayinden iletişim araçlarına, kültür estetiği tasarrufundan, medyaya, siyasetten uluslararası ilişkilerden finansal kuruluşlara kadar her alanda etkisini sürdürmeye de devam ediyor. Bu gidişata itiraz eden sesler, ülkeler elbette var. Bunların başında da bildiğiniz gibi Türkiye geliyor. Özellikle Cumhurbaşkanımızın dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkün sloganıyla ifade ettiği bu reform çağrısı aslında sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesinden ibaret bir ifade çağrı değil. Bu bir küresel adalet çağrısı. Kelimenin en geniş manasıyla adaletin siyasi ve etik bir değer haline gelmesi. Yaşanan insanların hayatlarına dokunan bir gerçeklik haline gelmesi çağrısıdır. Adalet kelimesi bildiğiniz gibi bizim geleneğimizde çok özel ve derinlikli yeri olan bir kelimedir.
Arapça'da adale kökünden gelir. Ve her şeyi yerli yerine koymak demektir. Her şeyin hakkını teslim etmek ve her şeyi koymak demektir. Birkaç gün önce basında çıktı. Grönland bölgesinde son birkaç asırda tespit edilebilen en yüksek sıcaklıklar yaşanıyor. Yani buzullar erimeye devam ediyor. Bakın ocak ayındayız. Muazzam bir kış kuraklığı yaşıyoruz. Dünyanın başka yerlerinde başka iklim hadiseleri yaşanıyor. Bazen öyle bir şey oluyor ki bir ülkenin güneyinde orman yangınları varken kuzeyinde 200-300 kilometre ötede sel felaketleriyle uğraşmak durumunda kalabiliyorsunuz ki biz iki sene önce bununla uğraşmak zorunda kalmıştık. Korkarım iklim değişikliği ve küresel krizi önümüzdeki yıllarda bütün insanlığı bu manada merkezinden sarsmaya devam edecek" şeklinde açıklamalarda dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan The Economist dergisine sert tepki gösterdi.