
Yayınlanma: 20 Haziran 2025 04:10
Güncellenme: 5 Aralık 2025 00:20
İran ile İsrail arasında 2025 yılı itibarıyla doruğa çıkan gerilim, Temmuz ayında başlayan “Operation Rising Lion” adlı İsrail hava operasyonuyla tam anlamıyla savaşa dönüştü. İran-İsrail savaşı, sadece iki ülkeyi değil, tüm Orta Doğu’yu derinden etkiliyor.
13 Haziran 2025’te başlayan İsrail saldırıları, Tahran’daki nükleer tesisler, askeri üsler ve altyapıyı hedef aldı. Şehirde elektrik ve su kesintileri yaşanırken, halk panik içinde kenti terk etmeye başladı. Tahran, ilk defa bu boyutta boşaltıldı; “hayalet şehir” manzaraları dikkat çekiyor.
İsrail bombardımanları sonrası şehirde kalan az sayıda insan, temel ihtiyaçlara ulaşmakta zorlanıyor. Sokaklar boş, mağazalar kapalı, barınaklar dolu. Gıda ve yakıt krizi baş gösterirken, İran ekonomisi ciddi bir çöküş riskiyle karşı karşıya.
Savaşın toplumsal etkileri hızla büyürken, muhalefet lideri Reza Pahlavi, “İslam Cumhuriyeti son buldu” açıklamasını yaptı. İran halkı sokaklara dökülerek hükümetin savaş politikalarını protesto etti. Rejim değişikliği olasılığı her zamankinden daha yüksek.
İran, İsrail’e karşı hem askeri hem siber saldırılarla cevap vermeye başladı. Ancak askeri üstünlük şu anda İsrail lehine. Tahran’daki nükleer tesislerin bazıları halen korunuyor olsa da, toplumsal düzen çökme eşiğinde.
Rusya ve Çin, İran’a destek vererek bölgedeki ittifakı güçlendirdi. Ancak bu desteğin İsrail saldırılarını durdurmakta yeterli olup olmayacağı belirsiz. ABD ve Avrupa, İsrail’i desteklerken, bölgesel istikrar ciddi bir tehdit altında.
Savaş, İran ekonomisini felç etti. Enflasyon rekor seviyelerde, halk temel ihtiyaçlara ulaşamıyor. Elektrik kesintileri, enerji krizi ve gıda kıtlığı ile başkentte yaşam koşulları gün geçtikçe kötüleşiyor.
Tahran’ın çöküşü, İran-İsrail savaşının kritik bir dönüm noktası olabilir. Uzmanlar, ya rejim değişecek ya da İran, ordu ve Devrim Muhafızları ile direnmeye devam edecek görüşünde. Ancak bir gerçek var: İran artık eski İran değil.