Evrende Yaşamın Nasıl Başladığına Dair En Eski Kanıtlardan Biri Bulundu
İngiltere'de 2021 yılının başında bulunan asteroit (göktaşı) parçasının 4,6 milyar yaşında olduğu belirlendi. Uzmanlar, Dünya’nın meydana gelmesinden çok önce var olduğu belirlenen göktaşının Güneş Sistemi’nin oluşumu esnasında meydana gelmiş olabileceğini ifade etti.
Evrende yaşamın nasıl başladığına dair en eski kanıtlardan biri bulundu. 28 Mart 2021’de İngiltere’nin Gloucestershire'daki Woodmancote köyü yakınlarında kimyager Derek Robson tarafından bulunan göktaşının 4,6 milyar yaşında olduğu tespit edildi. Bilim dünyasını heyecanlandıran antik kaya parçasının Güneş Sistemi’nin oluşumunu esnasında ortaya çıkan kozmik bir enkaz kalıntısı olduğu öğrenildi. 4,53 milyar yaşında olduğu tahmin edilen Dünya’nın oluşumundan eski dayanan
meteor parçasının evrendeki yaşamın başlangıcına ışık tutabileceği düşünülüyor.
Bilim insanları, evrenin sırlarını açığa çıkarabilecek 5 metre uzunluğundaki göktaşının, Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasındaki ana asteroit kuşağındaki 'ilkel evinden' 180 milyon kilometreden fazla yol kat ettiğini ve Dünya'da yaşamın nasıl başladığına dair soruları yanıtlayabileceğini düşünüyor.
Göktaşını bu zamana kadar yapılan keşiflerden ayıran bir diğer özelliği ise organik bileşenler içermesi. Biyolojik malzeme, Dünya'ya düşen meteorların yalnızca yüzde 5'inden daha azında tespit edilmişti. Meteorun, biyolojik malzeme içeren bir göktaşı türü olan karbonlu kondritin nadir bir örneğini oluşturduğu öğrenildi.
Göktaşını bulan kimyager Robson, keşfe dair açıklamalarda bulundu. Robson, "Karbonlu kondritler, tüm canlılarda bulunan amino asitler de dahil olmak üzere organik bileşikler içerir. Dünya doğmadan önce var olan bir materyalden bu tür bileşiklerin varlığını tespit edebilmek ve doğrulayabilmek, yaşamın nasıl başladığını anlamak için önemli bir adım olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan göktaşına dair incelemeler İngiltere’de yer alan
Loughborough Üniversitesi'ndeki bilim insanları tarafından devam ediyor.
Bilim insanlarının, göktaşının yapısı ve bileşimine dair detaylı incelemesinin yakın zamanda paylaşılması bekleniyor.
Göktaşının Ayrıntılarını Yüksek Hassasiyetle Gösteren Yeni Görüntüler Paylaşıldı
[caption id="attachment_65581" align="alignnone" width="960"]
Küresel mineral inklüzyonlarını ortaya çıkaran karbonlu kondrit meteoritindeki mineral kondrülün ikincil elektron görüntüsü. (elektron mikrografı)[/caption]
Yüzey morfolojisini nanometre ölçeğinde (metrenin milyarda birine eşit) araştırmak için elektron mikroskobu da dahil olmak üzere çeşitli teknikler kullanan araştırmacılar, göktaşının ayrıntılarını yüksek hassasiyetle gösteren çarpıcı görüntüler yayınladı.
[caption id="attachment_65582" align="alignnone" width="960"]
10.000x büyütmede hassas katmanlı yaprak benzeri yapıları gösteren karbonlu kondrit göktaşının ikincil elektron görüntüsü. (elektron mikrografı)[/caption]
Bilim insanları, şimdiye kadar, göktaşının Güneş Sistemi’nin gezegenlerini ve aylarını oluşturmak için bir araya geldiğinde çoğu eski uzay enkazının yaşadığı şiddetli kozmik çarpışmalara asla maruz kalmadığını belirtti.
Araştırmacılar ayrıca, asteroitin daha önce kaydedilmiş diğer örneklerde hiç görülmemiş bir fiziksel yapı içerdiğini kaydetti.
Loughborough Malzeme Karakterizasyon Merkezi'nde (LMCC) optik ve elektron mikroskobu uzmanı olan Shaun Fowler araştırmaya ilişkin açıklamada bulundu. Fowler, "İç yapısı kırılgan ve gevşek bir şekilde bağlı, çatlak ve gözenekli bir yapısı var. Termal metamorfoz (başkalaşım) geçirmiş gibi görünmüyor, bu da Mars'ın ötesinde, el değmeden oturduğu anlamına geliyor. Bu durum, gezegenlerden herhangi biri oluşmadan önce, ilkel geçmişimizin bir parçasını incelemek için nadir bir fırsata sahip olduğumuzu gösteriyor” ifadelerini kullandı.