
Yayınlanma: 30 Mayıs 2025 10:50
Güncellenme: 5 Aralık 2025 01:32
AKP’nin Meclis’e sunduğu 30 maddelik yeni infaz yasası taslağı, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme şartlarında kapsamlı değişiklikler getiriyor. Ancak içeride sadece anayasal haklarını kullandığı için cezaevinde bulunan gençlerin bu yasadan yararlanamıyor oluşu büyük bir adaletsizlik tartışmasını da beraberinde getiriyor.
Yeni düzenlemeye göre:
Koşullu salıverilmesine 1 yıl veya daha az kalan hükümlüler,
0-6 yaş arası çocuğu bulunan kadın hükümlüler için bu süre 2 yıla kadar,
Ağır hastalığı, engeli veya yaşlılığı nedeniyle kendi yaşamını sürdüremeyenler için süre 3 yıla kadar çıkıyor.
Ancak bu düzenlemeden terör, cinsel suçlar ve organize suçlardan hüküm giymiş olanlar kesin olarak yararlanamıyor. Bu noktada dikkat çeken konu ise anayasa mahkemesi infaz yasası çerçevesinde bireysel haklarını kullanan gençlerin hâlâ “terör suçu” gerekçesiyle içeride tutulması.
Suçun niteliği “terör” kapsamında sayılanlar,
Cezaevine henüz girmemiş olanlar,
Cinsel ve organize suçlardan mahkûm olanlar.
Bu maddeler, birçok hukukçuya göre infaz yasası kapsamında yeniden değerlendirilmesi gereken gri alanlar barındırıyor.
Hükümlü cezaevine girer.
Açık cezaevine geçiş hakkı kazanır.
İyi hâl değerlendirmesi yapılır.
Denetimli serbestlik başvurusu yapılır.
İnfaz hakimi kararı verir.
Genel süre: 1 yıl
Çocuklu kadınlar için: 2 yıl
Ağır hastalar ve yaşlılar için: 3 yıl
Denetimli serbestlik süresince hükümlüler:
Düzenli olarak denetimli serbestlik merkezine başvurmalı,
Kamuya yararlı bir işte çalışmalı,
Belirlenen adreste ikamet etmeli,
Gerekirse psikososyal destek programlarına katılmalıdır.
Yükümlülüklerini üç kez ihlal edenler hakkında denetimli serbestlik tedbiri kaldırılır ve kalan cezaları cezaevinde infaz edilir.
Bu yasa taslağıyla birlikte bir kez daha denetimli serbestlik nedir sorusu kamuoyunun gündeminde. Ancak asıl tepki çeken konu, siyasi nitelikte değerlendirilerek cezaevinde tutulan; sadece protesto hakkını kullanan, ifade özgürlüğü kapsamında sosyal medyada paylaşım yapan ya da gösterilere katılan gençlerin bu yasadan faydalanamaması.
Bu durum, anayasa mahkemesi infaz yasası çerçevesinde yeni bir hak ihlali tartışmasını da beraberinde getiriyor. Toplumun geniş kesimleri, cezaların kişiselleştirilmiş değil, evrensel hukuk ilkelerine göre uygulanması gerektiğini savunuyor.