Yayınlanma: 8 Mayıs 2023 11:57
Güncellenme: 19 Kasım 2024 20:30
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türkiye Gençlik ve Spor Bayramı'nda 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a çıkarak başlattığı milli mücadeleyi desteklemek amacıyla yazdığı bir mektuptur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için gençliğin önemini vurgulayan bir çağrıdır. Atatürk, gençlerin ülkenin geleceğinin inşasında önemli bir rol oynayacağına ve yüksek bir bilinç ve sorumlulukla hareket etmeleri gerektiğine inanıyordu.
Hitabenin özellikle ilk cümlesi "Ey Türk gençliği!" ile başlar. Bu hitabe, Türk gençlerine, milli birliğin ve bağımsızlığın korunması, demokratik değerlerin benimsenmesi, özgür ve çağdaş bir toplumun inşası için sorumluluk almalarını, bilimsel ve teknolojik gelişmelere katkıda bulunmalarını öğütlüyor.
Atatürk'ün bu hitabesi, Türk gençliğine milli mücadeleye ve yeni Türk devletinin kurulmasına katkıda bulunma konusunda büyük bir motivasyon sağlamıştır. Bugün hala, Türk gençleri tarafından büyük bir saygı ve hayranlıkla okunmaktadır ve Türk gençliğinin milli birlik ve bütünlük konusundaki farkındalığını arttırmak için okullarda ve resmi törenlerde okunmaktadır.
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Kaynak