Yayınlanma: 15 Nisan 2025 10:05
Güncellenme: 27 Nisan 2025 16:33
1930 yılının 5 Şubat günü, bilim dünyasının dahi ismi Albert Einstein, oğluna yazdığı bir mektupla yalnızca bir babanın sevgisini değil, aynı zamanda yaşam felsefesini ve insanlık anlayışını da kaleme aldı. Bu mektup, bugün hâlâ ilham veren bir yol gösterici niteliğinde.
Einstein, mektubunda şöyle diyor:
“Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengenizi korumak için hareket etmeye devam etmelisiniz.”
Bu kısa ama derin cümle, hayatın en temel yasasını anlatıyor aslında: Devam etmek. Hayatta dengeyi ancak ilerleyerek, pes etmeden ve öğrenmeye açık kalarak koruyabiliriz. Tıpkı bisiklet sürerken olduğu gibi: Durursak düşeriz.
Einstein’ın mektubundaki bir diğer dikkat çekici vurgu şu sözlerle geliyor:
“Sadece başarılı bir insan olmaya çalışmayın, aynı zamanda değerli bir insan olmaya çalışın. Başarı elde ettiklerinizle ölçülür, değer ise verdiklerinizle.”
Modern dünyada başarı çoğu zaman ölçülebilir şeylerle tanımlanır: diploma, kariyer, para, ün... Oysa Einstein, oğluna (ve dolaylı olarak bizlere) hatırlatıyor ki gerçek başarı, topluma kattığın değerle ölçülmeli. Kendine değil, başkalarına ne verdiğinle.
Einstein’a göre eğitim, sadece bilgi ezberlemek değildir:
“Eğitim, gerçekleri öğrenmek değil, zihnin düşünmeye eğitilmesidir.”
Bir şeyleri sadece bilmek yetmez. O bilginin ne anlama geldiğini sorgulamak, onu farklı bağlamlara uygulamak gerekir. Asıl olan, düşünme becerisini geliştirmektir.
Einstein bu mektubunda sessiz kalmanın, kötülük kadar zararlı olabileceğini söylüyor:
“Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.”
Bu cümle, sivil cesaretin önemini anlatır. Zalimliğe karşı çıkmayan, adaletsizliğe göz yuman insanlar, dolaylı olarak o kötülüğün devamına katkı sağlarlar. Einstein, oğluna (ve insanlığa) pasif iyiliğin yeterli olmadığını söylüyor. Aktif bir şekilde iyi olmayı, müdahale etmeyi, ses çıkarmayı öneriyor.
Ve son olarak, bireysel potansiyel üzerine düşündürücü bir uyarı:
“Başkalarının gürültüsünün iç sesinizi bastırmasına izin vermeyin ve kimsenin size sınır koymasına izin vermeyin, çünkü tek sınır, kendinize koyduğunuz sınırlardır.”
Bu cümle, özgüven ve özgür düşünceyi besleyen bir çağrıdır. Toplumun beklentileri, başkalarının yargıları ya da korkularımız, potansiyelimizi sınırlamamalı. Sınırlar, dışarıdan değil, içeriden kalkmalı.
1933 yılında, Einstein 54 yaşındayken bisiklete binerken çekilen meşhur bir fotoğrafı vardır. Bu görüntü, onun mektubundaki "hareket etmeye devam etmelisiniz" sözüyle güzel bir paralellik taşır. Zihni kadar bedeni de aktif tutan Einstein, sadece bilimle değil, yaşamın kendisiyle de derin bağlar kurmuş bir filozoftur adeta.
Albert Einstein’ın bu mektubu, sadece bir babanın oğluna yazdığı birkaç satır değil; zamanın ötesinden gelen bir yaşam rehberi. Her satırıyla düşünmeye, sorgulamaya ve daha iyi bir insan olmaya teşvik ediyor. Başarılı olmak elbette önemlidir, ama esas mesele değerli olabilmektir.