Yayınlanma: 28 Eylül 2020 15:01
Güncellenme: 21 Kasım 2024 07:04
“Türkiye, Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edecektir. Ermenistan'ı bir kez daha kınıyorum. Bunun dışındaki bütün davranışlar Ermenistan'ı şımartmaya fırsat tanıyacaktır. Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını derhal terk etmesiyle bölge yeniden barışa ve huzura kavuşacaktır. Bölgede Dağlık Karabağ'ın işgaliyle başlayan krize artık bir son verilmelidir.
İşgal edilen topraklar Azerbaycan'ın toprakları. 1 milyona yakın insan topraklarından uzak yaşıyor. 'Artık hesap vakti geldi' diyen Azerbaycan, ister istemez kendi göbeğini kendisi kesmek zorunda kalmıştır.
Yaşanan gelişmeler, bölgede nüfuz sahibi tüm ülkelere gerçekçi ve adil çözüm yöntemlerini devreye sokmaları konusunda bir fırsat tanımıştır.”
“Küresel siyasetin son birkaç aydır Akdeniz eksenli gelişmelerle şekillendiğini söylemek yanlış bir tespit olmayacaktır. Türkiye bir Akdeniz ülkesidir. Burada tarih boyunca olduğu gibi bugün de misafir değil ev sahibiyiz. Akdeniz'de yapılan her hamlenin, atılan her adımın ülkemizin güvenliğine, hak ve menfaatlerine doğrudan etkisi bulunuyor.
Akdeniz büyük ailemizin çatısı, yuvasıdır. Akdeniz'de Osmanlı barışının mirasçısı olarak, gerilimden değil barıştan yanayız.”
“Neymiş, Sevilla haritası. Kim nerede ve nasıl çekti bu haritanın çizgilerini. Biz de istersek şu an İstanbul ve Marmara Üniversite ile böyle bir çalışma yapabiliriz.
Akdeniz'deki sorunları birbirimizi dışlayarak değil bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözebiliriz. Türkiye ve KKTC'nin içinde adil şekilde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz barışı çıkmaz.”
Özellikle Avrupa Birliği, diplomasi fırsatlarını değerlendirmediği gibi Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin şımarıklıklarına boyun eğdi."