Yayınlanma: 13 Ocak 2022 19:54
Güncellenme: 22 Kasım 2024 19:03
"İçişleri Bakanı’nın tavrı bu olmamalı. Devletimiz adına, milletimiz adına büyük bir ayıbı sergiliyor. Yani biz, bu ülkede tek bir teröristin kalmamasından ben kendimi en çok mutlu olacak kişi olarak görürüm. Makam sahibi olarak demiyorum, vatandaş olarak söylüyorum. Kaldı ki zaten İçişleri Bakanlığı'nın görevi ülkemizin güvenliğini sağlamak, en üst seviyede tedbirleri almak ve bunun için çalışmak. Yani bu şekilde sayılar vermek yetmiyor elbette. Yani bir yandan işte ‘150 terörist kaldı’ diyeceksiniz bir yandan ‘İBB'de 557 terörist var’ diyeceksiniz. Hatta öyle bir algı ve hava yaratacaksınız ki rakamlar, bazen sayın Cumhurbaşkanlığı makamı bile 'Aynı şey Ankara'da var, İzmir'de var' diyecek, sıralayacak. Yani bir bakan, böyle işte birçok makamı yanıltabiliyor. Yanıltmaya da devam ediyor. Ne yazık ki ülkemiz adına utanç verici"El konulan dosyalara ilişkin de konuşan İmamoğlu, "Nasıl bir programmış bilmiyorum. Ben izlemedim programı bu arada. İzlemek de açıkçası çok canımı sıkar, izlemeyi de tercih etmem. Bizim soruşturma açtığımız 35 dosyanın tamamına el koyarak süreci devralmışlardır. Bu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihinde yok. İlk defa, 'Sen soruşturamazsın, ben soruşturacağım’" dedi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu açıklamalarına şöyle devam etti:
"Büyükşehir Belediyesi TeftişKurulu'ndaki müfettişler gayet deneyimli. Devletimizin memurları, müfettişleri. Bu müfettişler, bazen valiliğin talimatıyla, bazen bizim isteğimizle ya da başka kamu kurumlarının talimatıyla İstanbul'un 39 ilçesinde başka başka kurumlara gidip teftiş yapan insanlar. Bu teftişi bunlar yapacak, önümüze bir rapor koyacaktı ve biz de onunla ilgili ama suç duyurusu ama başka hukuki süreçleri devreye sokacaktık. Devraldı. Niçin? Cevabını versin. Devraldı ve tabiri caizse ipe un serdi. Bekletiyor. Uzun süredir bir hareket yok. Biz, dönem dönem niye bunu gündeme getiriyoruz? Gereğini yap. Evet, gereğini yap. Boş işlerle uğraşma. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, Başkanı'nı, o kıskançlığını bir kenara koy. O seçimi kaybettiğin akşam ağladığını, ağlamadığını, beni ilgilendirmiyor. Onları da bir kenara koy. Görevini yap. Yap görevini. Açıkla teftişi, varsa sorun. Zaten biz ona da itiraz edeceğiz yani. Hani hakkımızı, hukukumuzu arayacağız. O ayrı bir mesele. Görevini yap. Görevini yapmadan bize söz yetiştirme işini kenara koy. Tabii kümülatif olarak oradaki rakamların değeri bu. Ama tabii bunlar soruşturulacak; ne kadar usulsüz, ne kadarı hangi hatalar yapılmış? Belki, başka soruşturma perdelerini de aralayacak. Dosyalar belki demeyelim. O konuda da elimizde tabii bazı veriler var. Ancak dediğim gibi hukuken, idari hukuk olarak, yani kamu hukuku olarak ne yazık ki önümüze set kurmuştur. Engellemiştir bizim soruşturmamızı. Evet. Aynı şekilde kendileri de soruşturmayı yürütmemektedir."
“Hani az önce müfettiş meselesi dediniz ya bu da ona benziyor. Yani niye? 'Sadece terör soruşturması yapıyoruz.' Hayır, dört koldan soruşturma yapılıyor şu anda. Birçok mevzuya dair, yani bakın bu da bir yalan ifade. Dört koldan niye? ‘Biz bir şey dedik. Gidin bir şey bulun' iddiasını... Biz ama saygın müfettişlere güveniyoruz ve inanıyoruz. Yani bir şahsın siyasi ihtirasının peşine düşmeyecek kadar saygın ve birikime sahip müfettişlerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla yani bir teftiş saldırısı var. Yani 2012'den beri, biz gelene kadar teftiş olmayan İBB'ye birçok teftiş saldırısı var. Onun için bütün bu yalan ifadelerin üstüne bir de efendim ‘Gazetecilere maaş veren, 30 bin lira, 40 bin lira’… Sayın Bakan'ın inandırıcılığını toplum şöyle sorgulasın: Ne dedi sayın Bakan? Bir televizyonda '10 bin dolar maaş alan milletvekili' dedi. Bu konuda ne dedi? 'Savcılığa gidip suç duyurusunda bulunacağım' dedi. Ne kadar geçti üstüne? Herhalde 7-8 ay geçti. Televizyondaki muhabbette o gazeteci niye bunu sormadı ona? 'Yahu siz daha önce de 10 bin dolar bir milletvekili maaş almıştı' dediniz. ‘Niye gidip bunun başvurusunda bulunmadınız? Bunun hesabını sormadınız. Şimdi siz bunu söylüyorsunuz.' Gazetecilik rolü üstlendim, kusura bakmayın. 'Şimdi siz bunu söylüyorsunuz. Biz nasıl inandıracağız milleti? Şimdi de diyorsunuz ki ‘20 bin lira, 30 bin lira gazeteciler maaş alıyor.' Trol gibi davranmasın sayın Bakan, bakanlık yapsın. İçişleri Bakanlığı'nı yapsın. Yapamıyorsa da gereğini yetkili makam yapsın diye diliyorum, istiyorum."