Yayınlanma: 3 Ağustos 2021 22:35
Güncellenme: 20 Kasım 2024 10:49
Osmanlı Devleti içinde özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan Levantenler, Osmanlı’nın gelişmesinde büyük rol oynamıştır. IndyTürk yazarı Melike Çapan’ın kendisinin de ait olduğu Levanten cemaati hakkında Vatikan Arşivleri’nde araştırma yapan ve en sonunda “Osmanlı Başkentinde Bir Levanten Semti: Galata-Pera” isimli kitabı yayımlayan Dr. Rinaldo Marmara ile söyleşisini sizler için derledik.
Dr. Rinaldo Marmara, azınlık toplumlarına Levanten dendiğini ancak bunun yanlış bir ifade olduğunu söyleyerek başladı konuşmaya. İlk olarak “Levanten kimdir, kime denir” sorusuna yanıt veren Marmara şu ifadeleri kullandı:
“Levanten doğu demekti. Doğuya giden, ticaretle uğraşan insanlara zamanla levanten adı verildi. Bizans zamanında sorun yoktu. Haliç kıyısında yaşayan Cenevizliler, Venediklilere, Pisalılara Levanten denirdi ve ticaret ile uğraşırlardı. 1453 fetih ile birlikte işler biraz daha karışıyor. Levantenlerin bir kısmı yurtdışına gidiyor. Gidenler “yabancı” olarak kaldı. Kalanlar da 29 Mayıs tarihli ferman ile Osmanlı tebaasına katıldı. Bu fermanla birlikte Osmanlı Latin Cemaati ortaya çıktı.”
Fetih sonrasında Latin cemaatinin ikiye bölündüğünü, yurt dışına gidip de dönemeyenlerin artık yabancı statüsünde anıldığını belirten Marmara, yabancıların edindikleri ayrıcalıklardan dolayı Osmanlı Latin toplumunun da kendilerine Levanten dediğini aktardı. Osmanlı Latin sınıfının alt sınıf olarak anıldığını, o zamanda da kimsenin alt sınıf olmak istemediğini söyleyen Marmara sözlerine şöyle devam etti:
“Cemaat mensuplarının sayısının çok düşük olması neden gösterildi. Bir şehir dedikodusu da Ortodokslar ve Katolikler arasındaki husumetin devam ettirilmesi amacıyla milletten sayılmadığıydı. Ancak bunlara gerekçe olamaz. Bunun tek sebebi şudur: Latin cemaati millet olsaydı, kolonizasyon olacaktı. Fatih çok akıllı bir liderdi. Bunu öngördü. Latin cemaati ruhani olarak Osmanlı sınırları dışında bir otoriteye bağlı. Diğer azınlıklarla aynı statülere sahiptiler ancak bu sebepten dolayı millet olarak kabul edilmediler.”
Tanzimat dönemine kadar 30 bin Levanten yaşıyor İstanbul’da. Dönem sonrasında ise nüfus artış gösteriyor. Ticaret, sanat, bilim gibi birçok alanda faaliyet gösteren Levantenlerin kimisi de siyasi hayatta boy gösteriyor. Ancak Marmara, bugün Levantenlerin sonunun geldiğini ve Levantenlerin artık tarihi bir kelimeden ibaret olduğunu söylüyor.
Karma evliliklerin ortak düşüncenin sonunu getirdiğini belirten Marmara; “Levantenler olarak doğu ile batının sentezini yaptık. Yemekten müziğe kadar birçok şeyde kendi şahsiyetimizi ortaya koyduk. Öte yandan ortak bir lisanımız vardı. Rumca ortak lisanımızdı. Evde anadilini konuşurdun ama bir misafir geldiği zaman Rumca konuşurduk. Levanten toplumu olarak ortak bir düşünme tarzımız vardı ancak karma evlilikler ortak düşüncenin de sonunu getirdi” diye anlatıyor.
Levanten cemaatinin mensubu olan Marmara’nın annesinin ailesi olan Giudiciler İstanbul’a fetihten önce geldi. Ailenin diğer üyeleri ise İstanbul’a Tanzimat Fermanı’ndan sonra yerleşti. Rinaldo Marmara, İstanbul Pangaltı’da doğdu. İlkokuldan üniversiteye kadar eğitiminin tamamını bu şehirde tamamladı. Evlendikten sonra Fransa’ya yerleşen Marmara, eşini kaybetmesiyle birlikte doğup büyüdüğü şehre geri döndü. Yazar Melike Çapan ile mezarlıkta yürüyüş yapan ve mezarlıkta bulunan diğer Levanten cemaatini de tanıtan Marmara, Levanten kültürünün kaybolduğunu söylüyor.
Yazarın kayboldu dediği kültürü tanımlaması isteği üzerine ise; “Bir kere misafirliğe ya da kiliseye her nereye gideceklerse iyi giyinirlerdi. Çünkü bunu başkasına hürmet olarak görürlerdi. Yemek kültürü ise çok genişti. İtalya, Yunan adaları ve Fransa etkileri vardı.” açıklamasında bulunuyor.
Adımlarının artık mezarlığın kapısına kadar ilerlemesi üzerine sohbetin bitmesini istemeseler de dönüp bir kez daha mezarlığa bakıyorlar ve Rinaldo Marmara son olarak; “Bütün Levanten tarihi de kültürü de burada yatıyor Melike Hanım.” cümlesini kurarak veda ediyor.