Yayınlanma: 2 Kasım 2020 20:38
Güncellenme: 26 Kasım 2024 10:53
"Bir anda duvarlar çökmeye başladı. Herhalde düşerken ben Kıvanç'ı kendime çekmişim. Çünkü gözümü açtığımda ikimiz de kımıldayamıyorduk. Ben kapıya yönelmiştim, merdivene adım atmışım. Merdiven boşluğundan düştük diye biliyorum. Gözümü açtığımda bildiğiniz mezardaydık. Üzerimizde bir sürü eşyalar vardı, hiçbir şekilde kımıldayamıyorduk. Nefes alacak bir alanımız bile yoktu. Başkaları kurtuldukça, oradan gelen kumlar başımızın bulunduğu yere doldu. Nefes alanımız gittikçe azalıyordu. O yüzden Kıvanç'a tek söylediğim, 'Çok az konuşacağız ve bu yüzden oksijenimiz bitmeyecek' dedim. 'Olabildiğince az konuşacağız, oksijeni idareli kullanacağız.' Kurtarmaya geldiklerinde bir ışık gördüm ve sağ salim çıktık."Kıvanç'ın annesi Gülay Merve Saka depremden sonra iş yerinden çıkarak evine gittiğini anlattı. Eve geldiğinde evin yerle bir olduğunu gören Saka, "Salondan camı kırıp içeri girdim. Eşyaları, Gülben'in telefonu, her şey oradaydı ama ikisi yoktu. Sonra itfaiye eri arkadaş beni dışarı aldı. Bina ikinci kez çökünce beni de çıkardılar, onlar da giremediler. Sonra Kıvanç'ı kurtardılar." diye konuştu. Baba Hüseyin Çanak ise kendisini engellemelerine rağmen çöken binaya girdiğini belirtti. Çanak, "Gülben kardeşim kendisine sahip çıkmış, Kıvanç'ın üzerine kapanmış. Bağıra bağıra onları buldum, evi iyi bildiğim için. Daha sonra Samican diye bir kardeşim geldi, destek verdi. Daha sonra birisi daha geldi ve dua ederek oğlumu çıkarttı. Allah razı olsun. Bundan sonra 4'üncü kız kardeşim Gülben oldu." ifadesini kullandı.