Yayınlanma: 4 Ekim 2024 09:16
Güncellenme: 21 Kasım 2024 22:44
2009 yılında Münevver Karabulut'u öldüren Cem Garipoğlu'nun ölümü, kamuoyunda ve Karabulut ailesi tarafından sorgulanmaya devam ediyor. Garipoğlu'nun cezaevindeki intiharının inandırıcı bulunmaması, mezarının açılması sürecini tetikleyen etkenlerden biri oldu.
Cem Garipoğlu, cinayetten 197 gün sonra teslim olmuş ve 2011 yılında mahkûmiyet kararının ardından koğuşunda ölü olarak bulunmuştu. Ancak, kamuoyunun ve Karabulut ailesinin baskılarıyla Garipoğlu'nun mezarı açıldı ve uzmanlar kemikleri incelemeye aldı. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, "Türkiye'nin %95'i Cem Garipoğlu'nun öldüğüne inanmıyorsa bunun arka planında bir şey vardır." açıklamasında bulundu. Bu durum, kamuoyunda Garipoğlu'nun kaçırılmış olma ve mezarında başkasının naaşının bulunma ihtimaline dair tartışmaları artırdı.
Mezarın açılma talebi 2022 yılında yapılmıştı. Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nden alınan rapor, ölen kişiden alınan DNA örneği ile Garipoğlu ailesinin DNA'larının eşleştiğini belirtti. Ancak, savcılığın bu talebi reddetmesine rağmen Karabulut ailesi Adalet Bakanlığı'na başvurarak mezarın açılmasını sağladı.
Cem Garipoğlu'nun ölümü ve mezarının açılmasıyla ilgili iddiaların, Twitter'da yayılan troll paylaşımlar ile tetiklenip tetiklenmediği merak konusu oldu. Twitter Türkiye'de tanınmaya başladığında "troll" kavramı, günümüzdeki anlamından farklıydı. Özellikle organize bir şekilde yayılan haberler, kamuoyunda etki yaratıyordu. Bu bağlamda, tanınan bir troll olarak bilinen Şerif Faysal Yıldırım'ın (@Sfaysalyildirim) tarzı, iddiaların zaman, mekan ve kişi gibi unsurlarla desteklenmesini içeriyordu.
Garipoğlu'nun intihar haberi, halk arasında inandırıcılığını yitirmişti. Zengin bir ailenin çocuğu olan Garipoğlu’nun korunacağı düşüncesi, toplumda yaygın bir kanaatti. Rezan Epözdemir’in belirttiği gibi, halkın benzer durumlarla sıkça karşılaşması güvensizlik yaratmıştı. Bu süreçte, bir troll tweet'in bu güvensizlik ortamına katkıda bulunduğu düşünülüyor. Garipoğlu'nun kaçırılabileceği ve sahte kimlik detaylarının eklenmesi, iddiaların inandırıcılığını artırdı.
Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması ve bu süreçte yaşanan gelişmeler, yalnızca bir cinayet davası değil, aynı zamanda sosyal medya dinamikleri ve kamuoyu algısının da bir yansıması olarak öne çıkıyor. Bu olay, Türkiye'deki toplumsal güven sorunlarının ve medya manipülasyonlarının önemli bir örneği haline geldi.