TTB 5 Dakikaya Düşürülen Muayene Süresine Tepki Gösterdi
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyesi ve Denizli Tabip Odası Başkanı Rıza Hakan Erbay, Sağlık Bakanlığı'nın muayene süresini 10 dakikadan 5 dakikaya düşürmesine tepki gösterdi. Erbay, "Hekimler performansa dayalı çalışma sistemiyle devlet ya da özel sektörde adeta kölelik düzenine zorlanıyor." dedi.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyesi ve Denizli Tabip Odası Başkanı
Rıza Hakan Erbay, Sağlık Bakanlığı'nın 9 Eylül'de yayınladığı yeni düzenlemede devlet hastanelerinde sağlık idarecilerine poliklinik randevularını MHRS üzerinden 5 dakikada bir olacak şekilde açma talimatı verdiğini söyledi.
Bu durumun hekimlerde hastalık bulaş riskini artıracağını söyleyen Erbay, “Bir hastanın muayene ve tetkik istemi düşünüldüğünde ayrılması gereken süre en az 15-20 dakika olmalıdır” dedi.
Koronavirüsle mücadelede 18 ayın geride kaldığını söyleyen Erbay şu ifadeleri kullandı:
“Şeffaf yönetilmeyen pandemi nedeniyle geçtiğimiz 18 ay boyunca tüm sağlık çalışanları her zamankinden fazla yorulmuş, tükenme noktasına gelmiştir. Bu çalışma temposu artan vaka sayılarıyla daha da devam edecektir. Her anlamda yıpratıcı bu sürecin sağlık çalışanları tarafından daha fazla tolere edilebilmesi mümkün değildir. Çalışma saatlerinin azaltılarak 6 saate indirilmesi, dinlenme sürelerinin yeterli bir şekilde ayarlanması, dinlenme mekânlarının salgına göre yapılandırılması ve kişisel koruyucu ekipmanlarının eksiksiz sağlanması gerekiyor”
Yapılan yeni düzenlemenin doktorların verimliliğini düşüreceğini belirten Erbay sözlerini şöyle sürdürdü:
"9 Eylül'de yayınlanan bir düzenleme ile devlet hastanelerinde sağlık idarecileri tarafından hasta poliklinik randevuları MHRS üzerinden 5 dakikada bir olacak şekilde açılması talimatı verildi. Günlük poliklinik sayılarının yaklaşık 90 hastaya bakılacak şekilde planlandığını tespit ettik.
Dünya Sağlık Örgütü uygun bir hasta muayenesi için anamnez, muayene, tetkik istemi düşünüldüğünde ayrılması gereken sürenin en az 15-20 dakika olmasını tavsiye etmektedir.
Dikkate alınması gereken bir diğer husus ise poliklinik hasta sayısının 90'lara çıkarılması ile hastane gibi kapalı ortamlarda Covid-19, mevsimsel girip gibi hastalıklar için temas ve bulaş riskini artırmasıdır ve halk sağlığı açısından tehlike arz etmektedir.
Hastanelerde yeni çalışma düzeneği bu haliyle hekimi hızlı hasta bakmaya ve kaçınılmaz olarak hata yapmaya sevk edecektir.
Bu uygulamayla birlikte doğabilecek aksamalar hasta hekim arası barışı bozacak dolayısıyla sağlıkta şiddeti daha da körükleyecektir.
Bu olumsuz düzenlemeler hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının çalışma şevkini iyice kırmaktadır. Salgın yorgunluğunun üzerine binen kötü çalışma koşulları, emeğe karşılık gelmeyen ücretler, hekimlerde değersizleştirilme algısını pekiştirmektedir.
Son yıllarda hekimlik işgücü, sağlıkta dönüşüm süreci ile iyice ucuzlaştırılmış olup hekimler performansa dayalı çalışma sistemiyle, devlet ya da özel sektörde adeta kölelik düzenine zorlanmaktadırlar. Bu sebeple hekim istifaları ve emeklilik taleplerinin hızla arttığı bilinmektedir.
Emekli olan hekimler de geçinemedikleri için çoğunlukla emeklilik sonrası çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu kez de bir ceza gibi emekli maaşlarında ciddi kesintiler yapılmaktadır.
Tıp Fakültesi öğrencileri ve uzmanlık öğrencileri asistanlar tüm bu karanlık tablonun farkında olarak giderek umutsuzluğa sürüklenmektedir. Bu genç hekim adayları ve hekimler arasında intiharlar giderek artmaktadır. Yeni mezun birçok hekim de yurtdışında çalışma arayışındadır.
Toplum sağlığı açısından bir bütünün unsurları olan hekimlerin ve diğer tüm sağlık çalışanlarının fiziki ve ruhsal sağlığının korunması çok önemlidir."