Yeni Yapılan Bir Araştırma En Mutlu Yaşınızı Belirliyor!
Zamanı durdurup hayatınızın geri kalanını herhangi bir yaşta geçirebilecek olsaydınız, hangi yaşı seçerdiniz?
Bu soruya verilen en yaygın cevap sizi oldukça şaşırtacak.
Sorumsuz bir çocuk olur musunuz? Ya da on yıllar boyunca ergenlik yıllarınızın göz kamaştırıcı ve ıstıraplı zamanlarını tekrar tekrar yaşamak ister miydiniz?
Veya aylık bütçenizi planlamanızın imkansız olduğu 20’li yaşlarınızda olmak ister misiniz?
Hangi yaşı seçerseniz seçin, şanslı olabilirsiniz ancak, yakın zamanda 2.000 Amerikalı yetişkinin katılımıyla yapılan bir ankette en sık seçilen yaşa çok şaşıracaksınız: 36!
Yetişkinlik Haksız Bir Cezalandırma Mı?
Öncelikle, 36 tam olarak da büyüleyici bir yaş değil. 36 yaşında birini hayal ettiğinizde, bronzlaşmış vücutlar, egzotik maceralar veya golf sahasında rahatlatıcı günler yerine, bebek kusmuğu temizlemek veya çılgın bir şekilde işe gidip gelmek daha muhtemeldir. Hepimiz 30 ve 40'lı yaşlarımızın verimli ve sonuç ortaya çıkaran yıllar olduğunu biliyoruz. Bu yaşlar genellikle en yüksek çocuk yetiştirme ve
para kazanma dönemi olarak göze çarpıyor, ancak bu nedendendir ki genellikle eğlenceden çok stresli olarak yaşanan bir dönem olarak görülüyor.
Sürpriz anket sonuçları, popüler yetişkinlik anlayışında bir şeylerin eksik olduğunu gösteriyor ve Clare Mehta da aynı fikre katılıyor.
Emmanuel College'da bir psikolog olarak görevini sürdüren Mehta, 30-45 yaşları arasında "oturmuş yetişkinlik" olarak adlandırdığı dönemi incelerken röportaj ve anketler yapıyor.
Mehta The Conversation’a yazdığı makalede, "Oturmuş yetişkinlerin mutlu ama mücadele içinde oldukları beklentisiyle büyük ölçekli bir projeye başladık. Yaşamın bu döneminde belki kariyer, aile, arkadaşlıklar ya da fiziksel ve bilişsel olarak zirveye çıkarak ödüller olacağını düşünüyorduk ama aynı zamanda çok önemli zorluklar da var. Yine de topladığımız verilere bakmaya başladığımızda, bulduklarımız bizi oldukça şaşırttı. Evet, insanlar çok kısa sürede yapacak çok şeyin olmasından dolayı bunalmış hissediyorlardı. Ama aynı zamanda derin bir tatmin duygusunda da bahsediyorlardı. Fark ettiğimiz şey, onlara stres getiren tüm bu şeyler aynı zamanda neşe de getiriyordu. "
Mehta ve arkadaşlarının yaptığı bilimsel çalışma gösteriyor ki, birçok yetişkin yıllarca süren sıkı çalışmanın getirisini deneyimledikleri için hem kişisel hem de profesyonel olarak "zirvede olduklarını" hissediyorlar. Ayrıca çalkantılı 20'li yaşlara daha az nostaljiyle dönüp bakıldığı, araştırmada ortaya çıkan ilginç bir ayrıntı olarak karşımıza çıkıyor.
Mehta, bu olumlu duyguların herkes için geçerli olmadığını belirtiyor. Hayatları sert mücadeleler ile geçen insanlar, yaşlandıkça daha bitkin ve büyük hayal kırıklığı yaşamış olabilirler diyor.
Yıllanma Ve Mutluluğu Yeniden Düşünmek
Mehta'nın sonuçları, yetişkinliğin biraz haksız bir cezalandırmaya uğradığını gösteriyor. Oturmuş yetişkinliği neşeli bir şekilde deneyimleyecek kadar şanslı olanlarımızın, gündelik stresler konusunda çok da endişe edilmemesi tavsiye ediliyor.
Ancak bu bulgu, Nobel ödüllü Daniel Kahneman'ın çoğu insanın aslında mutluluğu kovalamadığı yorumunu da bize hatırlatıyor.
İlk başta çılgınca gelebilir, ancak Kahneman, insanların çoğunun bir anlam ve başarma duygusuna, dışarıda geçirilen harika bir geceden veya Instagram'a layık bir tatil keyfinden daha çok değer verdiğini açıklıyor.
Bu iki hedef birbiriyle çeliştiğinde, ki çoğu zaman çelişmektedir, yaşamsal doyum anlık mutluluklardan çok daha üstündür. En azından işler iyi gider ve 30'larınız size bir şey verirse, bu bir tatmin duygusudur.
Öyleyse Mehta'nın araştırmasını referans olarak alırsanız, baba şakalarına, futbol antrenmanları keyfine ve arkadaşlar ile geçirilen kaliteli zamanlara bu perspektiften bakabilirsiniz.
Elbette, pişmanlık, hayal kırıklığı ve kırışıklıklar orta yaşın bir parçasıdır. Ancak derin tatmin anları da bu zamanlarda karşımıza çıkar. Bunu birbirimize nadiren itiraf etsek de, birçok şanslı insan için yetişkinliğin eziyetinde bile büyük mutluluk vardır. Belki de bunu yüksek sesle söylemeliyiz.