Bebeğine Çamaşır Suyu Enjekte Eden Anne İçin Akli Dengesi Tam Kararı
İstanbul Avcılar’da acımazsız bir annenin belirli aralıklarla bebeğine çamaşır suyu enjekte ettiği, iğneler batırıp darp ettiği olayın görüldüğü davada Adli Tıp Kurumu “akli dengesi tam” raporu verdi. Karar sonrasında İHA’ya konuşan babaanne Feriha Canverdi, “Öyle bir ceza verilsin ki örnek olsun. Eylül ve Eylül gibi nice bebeklere kalkan eller havada kalsın, kanuni yolla kırılsın. Bir daha korkularından hiçbir bebeğe dokunmasınlar, ellerini süremesinler” diye konuştu.
2019 senesinde Avcılarda gerçekleşen korkunç olayın ardından Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Ezgi K. SEGBİS sistemi üzerinden katılırken, taraf avukatları duruşma salonunda hazır olarak yer aldı. Mahkeme başkanı, sanık Ezgi K. hakkında Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda akli dengesinin tam olduğunun belirtildiğini ifade etti. Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporun ardından İhlas Haber Ajansı mikrofonlarına konuşan babaanne Feriha Canverdi, verilen ‘akli dengesi tam’ kararına sevindiğini ve Ezgi K.’yı ziyarete gittiğinde olayı kabul ettiğini açıkladı.
Babaanne Feriha Canverdi,
“Eylül doğduğundan beri hastanelerle uğraştık. Önce bir solunum yolu diyerek başladı Eylül’ün hikayesi. Ondan sonra kanamalar başladı. Gözünde, göbeğinde, ağzında ve kulağında. Bunu devlet hastanesine yatırdık. Paget hastalığından şüphelendiler, ama olmadığı ortaya çıktı. Sonra Ezgi’nin demesiyle jiletle kesikler başladı.
Sonradan jiletle kesildiğini öğrendik yani. Kanuni Sultan Süleyman’da yatarken de çamaşır suyu, yüzey temizleyici, sıvı el sabunu damar yolundan enjekte etmiş. Son ölüm halindeyken çocuk nefessiz ve solunumsuz kaldığında çocuk mosmor kesiliyor, Hasan Önal doktor farkına varıyor. O ara oğlumu çağırdı, dedi ki, 'Bunu alın biz anneden şüpheleniyoruz. Başka birisi gelsin' dedi. Bende kızımı oraya gönderdim, kızım gittikten 2 gün sonra Eylül’de değişmeler başladı.
Eylül’ün daha öncesinde yani iğneyi vurduğu her yerde yaralar çıkmaya başlamıştı. Yaralar açılıyordu. Yani torunumun çektiği acılar hiçbir büyük insanın çekmeyeceği, dayanamayacağı acılardı. İnsanın gözlerinin içine yalvararak bakışları, ağlaması, inlemeleri, anlatamam. Öyle bir kansız ki, bunu inkar etmesini kaldıramıyorum açıkçası.
Ben şöyle bir şey istiyorum. Öyle bir ceza verilsin ki örnek olsun. Eylül ve Eylül gibi nice bebeklere kalkan eller havada kalsın, kanuni yolla kırılsın. Bir daha korkularından hiçbir bebeğe dokunmasınlar, ellerini süremesinler. 1,5 sene sürdü. Bir sene dolu dolu, son zamanlarda da yakalandı. Aşırı bir kilo kaybı başlamıştı zaten. Düşünceli halleri vardı, ben ona üzülüyordum.
'Kızım çok zayıfladın, seni bir doktora götürelim' diyordum. Ben onu kız evlat gibi seviyordum. Hani diyormuş ya, 'Ben evde bunalıyordum', asla kabul etmiyorum. Benim gelinim değil, kız evladım gibiydi. En son 'Kocamla geçimsizlikten dolayı kurtulmak için bu yolu seçtim' demiş. Kurtulmak için bir anne çocuğuna eziyet edemez, ben bunu kabul etmiyorum.
Madem sen bu kocadan şikayetçiydin, üç tane çocuk doğurmayacaktın. Hadi üç taneyi doğurdun, 4’üncüyü niye doğurdun. Yakalanmadan önce de çocuk aldırdı. Diyelim ki benim oğlumdan çok şikayetçiydin, devletin yerleri var, boşansaydın, çekip gitseydin. Torunuma, bir çocuğa işkence etmek ne demek. Sen kimsin ki o kadarcık bebekten öç alır gibi işkence ediyorsun. Ben bunu kaldıramıyorum, kabul de etmiyorum” ifadesinde bulundu.