Yayınlanma: 19 Kasım 2024 10:53
Güncellenme: 22 Kasım 2024 07:11
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkenin nükleer doktrinini yenileyen ve nükleer silahların kullanım alanını genişleten "Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikasının Temelleri" başlıklı kararnameyi imzaladı.
Yeni doktrin, nükleer silah kullanımını yalnızca ülkenin egemenliğini korumak için son çare olarak gören bir ilkeye dayanıyor. Ancak, doküman Rusya’yı tehdit eden askeri risklerin arttığını ve bu nedenle nükleer silah kullanımına ilişkin şartların netleştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Güncellenmiş doktrin, nükleer caydırıcılığa tabi ülkelerin ve askeri ittifakların listesini genişletiyor. Belgeye göre, nükleer bir güç tarafından desteklenen nükleer olmayan bir ülkenin saldırısı, doğrudan ortak bir saldırı olarak kabul edilecek.
Moskova, ayrıca konvansiyonel silahlarla yapılan büyük ölçekli bir saldırıya veya düşman uçak ve füzelerinin kitlesel fırlatılmasına nükleer bir karşılık verme hakkını saklı tutuyor.
Putin’in bu hamlesi, Rusya’nın askeri stratejisindeki değişimlerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Doktrinin, Batı ile süregelen gerginlikler ve uluslararası güvenlik dinamiklerindeki değişimler nedeniyle yeniden düzenlendiği belirtiliyor.
Bu gelişme, uluslararası arenada geniş yankı uyandırırken, Rusya’nın nükleer caydırıcılık stratejisindeki değişimlerin küresel güvenlik dengeleri üzerinde önemli etkileri olabileceği öngörülüyor.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu NATO karşılık verme kararı aldığı takdirde akıllarda daha fazla soru beliriyor: Nükleer silahları kullanacak mı? Eğer kullanılacaksa nasıl kullanacak?
Nükleer silahların kullanılmasındaki en yaygın fikir, Rusların ilk başta vurduğu hedeflere karşılık benzer Rus hedeflerini yok eden kısasa kısas bir nükleer karşı saldırı başlatmaktır. Bu akla gelen ilk seçenektir, ancak iki tarafın da pes etmediği ve sonunda mahvolduğu yavaş çekim bir nükleer savaşa davetiye çıkardığı aşikar.
Whasington, alternatif olarak Rusya’nın nükleer silahları kullanan ilk taraf olması durumunda daha büyük ölçekte nükleer saldırılar ile karşılık verebilir ve nükleer saldırılara devam etmesi halinde Moskova’yı orantısız kayıplarla tehdit edebilir.
Bu daha ağır seçenekle ilgili birkaç sorun var. Birincisi, nükleer silahlar Ukrayna içindeki Rus kuvvetlerine karşı kullanıldığı takdirde ABD’nin müttefiklerine de zarar verebilir.