
Yayınlanma: 1 Aralık 2025 16:18
Güncellenme: 5 Aralık 2025 03:10
Son günlerde sosyal medyada hızla yayılan bir hikâye dikkat çekiyor:
“Brian Tracy’nin 1986’da Harvard’a anlattığı ve her problemi 30 dakikada çözen formül.”
Bu formülün yıllarca kaybolduğu, yönetimler tarafından görmezden gelindiği ve sonunda nörobilim tarafından doğrulandığı söyleniyor. Peki bu hikâye gerçekten doğru mu? Bu formül nereden geliyor? 30 dakikalık odak gerçekten problem çözme gücünü artırıyor mu?
Metinde Tracy’ye atfedilen formül şöyle:
R = (W × C) ÷ T
Sonuç = (Netlik × Konsantrasyon) ÷ Dikkat Dağınıklığı
Bu formüle göre:
Netliğiniz (ne yapacağınızı bilmeniz)
Konsantrasyonunuz (tek işe odaklanmanız)
ne kadar yüksekse,
ve dikkat dağınıklığınız ne kadar düşükse,
elde ettiğiniz sonuç o kadar büyüyor.
Basit ama güçlü bir mantık.
Ancak hikâye burada bitmiyor.
İddiaya göre; Brian Tracy 1986’da Harvard öğrencilerine şöyle öğretti:
“Bir probleme 30 dakika boyunca kesintisiz odaklanırsanız, beyin bilişsel rezonans moduna geçer ve çözüm kendiliğinden ortaya çıkar.”
Hikâyeye eklenen dramatik detaylar:
12 şirkette denendi, %300 verim artışı sağladı.
Yöneticiler beğenmedi, proje askıya alındı.
Üretkenlik kitapları formülü yıllarca kullanmadı.
Nörobilim yıllar sonra bu yöntemi doğruladı.
Bunların çoğu belgesel bir kanıta dayanmıyor. Bu yüzden bu anlatı tamamen gerçek değil, yarı efsane bir başarı hikâyesi olarak kabul ediliyor.
Hikâyenin akademik yönü tartışmalı olsa da, formülün dayandığı bilimsel gerçekler var:
Nörobilim çalışmalarına göre, bir işte 15 dakika kesintisiz kalınca, dikkati yöneten prefrontal korteks maksimum aktiviteye geçiyor.
Bu “deep focus başlangıcı” olarak biliniyor.
“Cognitive resonance” adıyla bilinen kavram;
beynin aynı problemi birkaç dakika boyunca aralıksız işlediğinde, çözüm ihtimallerini hızla birleştirdiği odak modunu tanımlıyor.
Bu kavram gerçek, fakat Brian Tracy tarafından icat edilmedi.
Araştırmalar gösteriyor ki:
Ekran bildirimleri
Sosyal medya geçişleri
Sekmeler arasında gezmek
Ofis içi konuşmalar
tek başına verimliliği %35–40 oranında düşürüyor.
Bu yüzden formülün “T = Dikkat Dağınıklığı” kısmı bilimsel olarak mantıklı.
Günümüzde girişimciler, CEO’lar, yazılımcılar ve yaratıcı profesyoneller tarafından kullanılan deep work yöntemleriyle bu formül arasında büyük benzerlik var.
30 dakikalık blok odak:
Beyni sürekli aynı problem üzerinde tutar.
Önceki bilgileri birleştirir.
“Aha!” etkisini kolaylaştırır.
Gereksiz düşünceleri bastırır.
Çözüm üretme hızını katlar.
Kısacası, bunun tamamen efsane olmadığını söyleyebiliriz.
Bu yöntemi kullanmak için şu adımları uygulayabilirsin:
Bu spesifik olmalı:
“Rapor yaz” değil → “Raporun giriş bölümünü yaz.”
Telefonu uçak moduna al, bildirimleri kapat.
Sekme yok.
Sosyal medya yok.
Mesaj yok.
Müzik yok (sözsüz olabilir).
İstersen:
not al
taslak çıkar
alternatif çözüm yaz
Ama konu dışına çıkma.
Beyin molalarda da çözümleri işlemeye devam eder.
Çünkü modern insanlar:
dikkatini 8 saniyeden fazla tutamıyor.
sürekli bildirimlerle bölünüyor.
aynı anda 10 iş yükleniyor.
odaklanmayı unutmuş durumda.
Bu yöntem “odaklanarak çözüm üretmenin gücünü” tekrar hatırlatıyor.
Bu yüzden sosyal medyada patladı.
Harvard kısmı ya da formülün hikâyesi tartışmalı olsa da, yöntemin özü güçlü bir gerçeğe dayanıyor:
30 dakika kesintisiz odaklanırsan, çoğu problem beklediğinden daha kolay çözülür.
Motivasyon beklemek yerine,
netlik + konsantrasyon yarattığında,
beyninin çözüm üretme kapasitesi katlanır.
Bugünün dünyasında belki kaybolan tek “formül”,
saf odaklanmanın kendisidir.