Yayınlanma: 10 Nisan 2025 07:32
Güncellenme: 27 Nisan 2025 15:09
Türkiye'nin en ünlü şairlerinden Nâzım Hikmet’in yeğeni, fotoğraf sanatçısı ve mimar Murat Germen, sosyal medyada yaptığı boykot paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğince yürütülen soruşturma kapsamında, Germen hakkında "Kişiler arasında ayrımcılık yaparak bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleme" suçundan yakalama kararı çıkarıldı. Gözaltına alındığı sırada, Germen'in eşi Sema Germen ile birlikte yurt dışından Türkiye'ye giriş yaptığı sırada Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındığı bildirildi.
Murat Germen’in gözaltına alınması, anayasal hakların ihlali olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de bireylerin düşünce ve ifade özgürlüğü, protesto etme hakları anayasal bir temele dayanırken, bu hakların gasp edilmesi büyük bir tepkilere yol açıyor. Özellikle Germen gibi halkın tanıdığı önemli isimlerin boykot gibi demokratik protesto eylemlerine katılması, bireylerin bu haklarını kullanmaları üzerindeki baskıları gözler önüne seriyor.
Gözaltına alınmasının ardından Çağlayan Adliyesi’ne götürülen Murat Germen, eşiyle birlikte yaşadığı bu durumu sert bir şekilde eleştirdi. Germen, "Şu an ne diyeceğimi bilmiyorum ama ülkesini her zaman seven, imkanı varken kalmayı tercih eden, vatansever birine böyle bir muamelenin yapılmasını içime sindiremiyorum" diyerek yaşadığı haksızlığa karşı duyduğu tepkiyi dile getirdi.
Protesto, bir ülkenin demokratik yapısının en önemli öğelerinden biridir. Bireylerin, sosyal ve ekonomik olaylara karşı seslerini duyurabilmesi, demokrasinin işlemesi için hayati öneme sahiptir. Ancak Murat Germen’in gözaltına alınması, bu hakların ne kadar kısıtlandığını ve demokrasiden ne kadar uzaklaşıldığını gösteriyor. Türkiye'de son yıllarda birçok benzer olay yaşanırken, halkın haklarını kullanması giderek daha fazla engelleniyor.
Murat Germen’in gözaltına alınmasının ardından sosyal medyada büyük bir tepki dalgası oluştu. Demokrasiye olan inancın zedelendiği, insanların fikirlerini özgürce ifade edemediği bir ortamda, böylesi baskıların arttığı bir toplumda toplumsal huzursuzlukların da artması bekleniyor. Bu olay, Türkiye’deki birçok kişinin, demokratik haklarının ihlal edilmesinin, toplumun temel değerlerine zarar verdiğini düşündüğü bir dönemde meydana geldi.