
Yayınlanma: 22 Ekim 2025 11:02
Güncellenme: 4 Aralık 2025 19:03
Pearl Harbos baskını öncesinde Hawaii’de sıradan bir pazar sabahıydı. Askerler kahvaltı ediyor, deniz üssünde rutin hazırlıklar sürüyordu. Ama Pasifik semalarında yaklaşan motor sesleri, birkaç dakika içinde tarihin en kanlı sürprizlerinden birini getirecekti.
Saat 07:48’de, Japonya İmparatorluk Donanması’na bağlı uçaklar, Pearl Harbor’a daldı. Gökyüzü bir anda çığlıklarla, patlamalarla ve alevlerle doldu.
USS Arizona patladı, 1.100’den fazla denizci tek seferde hayatını kaybetti.
USS Oklahoma yan yattı, yüzlerce kişi denizin karanlığında sıkıştı.
Savaş uçakları, piste inmeye fırsat bulamadan yerle bir edildi.
Toplamda 2.403 Amerikan askeri ve sivili hayatını kaybetti. O gün, ABD tarihinin en ağır kayıplarından biri yaşandı. Bu durum, Pearl Harbor baskını açısından kritik durumlardan biriydi.
Washington’da Başkan Franklin D. Roosevelt, ertesi gün kongrede tarihe geçen sözleri söyledi:
“7 Aralık 1941… utanç içinde kalacak bir gün.”
Bu cümle, yalnızca Amerikan halkının kalbine değil, dünya savaşının akışına da kazındı. ABD artık savaşa resmen katılmıştı.
Pearl Harbor saldırısı, yalnızca bir baskın değildi; II. Dünya Savaşı’nın dönüm noktasıydı. Üç farklo gelişme ile Pearl Harbor baskını tarihin akışını değiştirdi.
ABD, savaşa girdi.
Japonya, kısa sürede Pasifik’te birçok adayı işgal etti.
Ancak bu saldırı, ABD’nin birleşmesini sağladı ve Midway Muharebesi gibi zaferlerin yolunu açtı.
Hayal et: Güneş doğuyor, Pasifik kıyılarında sakin bir rüzgâr… birden gökyüzü kararıyor, yüzlerce uçak çığlık gibi dalıyor. Çelik gemiler yanıyor, insanlar denize atlıyor, gökyüzünde kara duman yükseliyor. İşte o gün, tarihin kaderi yeniden yazıldı.