
Yayınlanma: 13 Mayıs 2025 10:25
Güncellenme: 4 Aralık 2025 18:53
Bugün, Soma maden faciasının 11. yıl dönümü. 13 Mayıs 2014'te, 301 madencinin yaşamını yitirdiği bu facia, Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamlarından biri olarak kayıtlara geçti. Ancak ne yazık ki, aradan geçen yıllara rağmen ülkemizde insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Soma maden faciası, sadece bir maden kazası değil, ihmaller ve insan hayatına verilen değerin sorgulandığı, vicdanları sarsan bir trajedi olarak tarihe geçti. Bu facia, taşeronlaştırma, özelleştirme ve yetersiz iş güvenliği politikalarının kanlı bir tablosuydu. 301 madencinin ölümüne yol açan bu felaket, aslında uzun süredir biriken ve göz ardı edilen sorunların patlamasıydı.
Facianın Temel Nedenleri:
Özelleştirme ve Taşeronlaşma: Devlete ait madenlerin rödovans sistemiyle özel şirketlere devredilmesi, iş güvenliği standartlarının ihmal edilmesine yol açtı.
Denetimsizlik: Yetersiz kamu denetimleri, kazayı adeta kaçınılmaz hale getirdi.
Yetersiz Güvenlik Önlemleri: Havalandırma sistemleri çalışmıyor, gaz izleme cihazları yetersizdi.
Eğitim Eksikliği: İşçilere yeterli güvenlik eğitimi verilmedi ve acil tahliye planları oluşturulmadı.
Soma faciasından sonra çıkan sesler, "Bir daha asla" diye haykırsa da, aradan geçen yıllar içinde madencilik sektöründe köklü bir değişim yaşanmadı. TMMOB'nin hazırladığı 2014 tarihli rapor, bu katliamın yalnızca teknik bir aksaklık değil, neoliberal madencilik politikalarının öngörülebilir sonucu olduğunu vurguluyor.
Raporda öne çıkan noktalar:
Kamusal Denetimin Zayıflığı: Özel sektöre devredilen madenler, yeterli denetim yapılmadan işletiliyor.
Taşeron Çalışma Sistemi: Düşük maliyet odaklı çalışma sistemi, işçi güvenliğini ikinci plana itiyor.
Kurumsal İş Güvenliğinin Eksikliği: Güvenlik sistemlerinin etkin kullanılmaması ve yetersiz tahliye planları.
Soma faciasının ardından çıkan raporlar ve yapılan açıklamalar, aslında felaketin göz göre göre geldiğini ortaya koydu. Ancak ne yazık ki, benzer kazaların hâlâ yaşanması, ülkemizde insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Maden işçileri hâlâ ölümle burun buruna çalışıyor. Yetersiz güvenlik önlemleri, denetimsizlik ve ekonomik baskılar, işçilerin yaşamını hiçe sayan bir çalışma düzenini devam ettiriyor.
Bugün, Soma maden faciasının 11. yılında, sadece kaybettiğimiz canları değil, aynı zamanda ihmal edilen güvenlik önlemlerini ve görmezden gelinen insan haklarını da hatırlıyoruz. Bu facia, Türkiye’nin çalışma rejimi, siyasal tercihleri ve toplumsal vicdanıyla yüzleşmesini zorunlu kılan bir eşik olarak hâlâ karşımızda duruyor.
