Yayınlanma: 22 Şubat 2020 20:17
Güncellenme: 22 Kasım 2024 18:34
''Günümüzün sorunu, yalnızca rahat ve beslenme isteğimiz. Konforlu hissetmek istiyoruz ve bu da birçok problemin çıkmasına sebebiyet veriyor. Vücudumuza bazı şeylerin sıkıntı yaratacağını her zaman söylemezsek, bedenimiz bunu algılamıyor. Hastalığa ve yaşlılığa karşı mücadele edemiyor.''Sinclair'e göre, yaşlanmayı geciktirmek adına gerçekleştirilmesi gereken ilk aşama "beslenme sıklığını düşürmek". ''Sağlıklı ve uzun bir hayat sürdürmenin süresini yükseltmek adına yapılacak ilk şeyin daha az besin alımı olduğunu söylemek isterim" diyen Sinclair şöyle devam etti: "Günde üç öğün yemek yemeyin." Bundan sonraki aşamada ise düzenli ve sürekli egzersiz-spor yapmak. Sinclair buna ek olarak "oruç tutmayı" da tavsiye ederek, günde bir-iki öğünü es geçtiğini ve bunun da hayatına etkisinin olduğunu belirtti. Bunun gibi oruçlar, yaşlanmaya karşı faydalı çünkü Nikotinamid Adenin Dinükleotid (NAD+) düzeylerini yükseltiyor ve bu da bedenin "onarım genlerinin'' aktifliğini arttırıyor. Harvard profesörü, yeterli uyku alımını da bu aşamalar arasına ekleyerek, et yemenin de azaltılması gerektiğinin altını çizdi. Etin içinde bulunan amino asitler, bedenimizin savunma mekanizmalarını kısıtlar ve gelişme döneminin geldiğini belirten mTor ismindeki metabolik yolağın aktivasyonunu gerçekleştirir. Özetlemek gerekirse; egzersiz, oruç ve soğuk/sıcak farklılığı gibi gerilmeye sebep olan aktiviteler NAD+ düzeyinizi yükseltir. Bu da gen ifadelerini düzene sokan ve DNA hasarının onarımını gerçekleştiren protein türü sirtuin'in doğru bir şekilde faaliyet yapmasını sağlar.