Yayınlanma: 24 Ağustos 2021 12:45
Güncellenme: 22 Kasım 2024 21:06
Rum yönetiminin bazı Kıbrıslı Türk siyasilerin pasaportlarını iptal etmesi ile ilgili Milet Partisi Kurucusu Bertan Zaroğlu da değerlendirmelerde bulundu.
“İptal kararını kınamıyorum”
Konuya iki yönlü bakmak gerekliliği konusunda açıklamalarda bulunan Zaroğlu, KKTC’yi yöneten makamlardaki kişilerin söz konusu pasaportu kullanıyor olmasının doğru olmadığını düşündüğünü dile getirdi. “Rumların iptal kararını kınamıyorum” diyen Zaroğlu; Güney makamlarınca alınan bu kararın sürpriz olmadığını daha önceden de fazlasıyla gündeme geldiğini ve en doğru kararın; Kıbrıs Türk tarafın yetkililerince, pasaportların iptalinin istenmesi hamlesi olacağı yönünde görüş belirtti.
Hukuksal boyutu
Olayın hukuksal boyutunu da ele alan Zaroğlu, pasaportların Kıbrıslı Türkler için kazanılmış bir hak olduğunu ve Rum Bakanlar Kurulu’nun aldığı iptal kararı ile kişisel hakları ekarte ettiğini ve de alınan kararın Rumların “hukuk tanımamazlığı” olduğunu ifade etti.
“Kabul edilmeyen devletin, pasaportu kullanılmamalı”
KKTC vatandaşlarının Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportunu kullanmalarını eleştirmediğini de dile getiren Zaroğlu; “lakin ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ diye başlayan cümleler kuruyorsa Kıbrıs Türkünün yönetici makamları, o zaman kabul edilmeyen bir devletin pasaportunu da kullanmamaları gerekir” dedi.
Bertan Zaroğlu’nun açıklamaları şu şekilde:
“İki ayrı egemen devletiz. Ayrı bir devlet olan Rum’un pasaportunu alıyoruz. Bunu doğru bulmuyorum. Rumların aldığı bu iptal kararı da kınamıyorum.
Çünkü onlar bu kararı almış olabilirler ama biz bunu daha önceden görmüştük ve tartışmıştık. Böyle bir kararın da geleceğini biliyorduk.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nın, vekilinin, bakanının bu pasaportlarını iade etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrı bir devleti
savunurken bu pasaportu kullanmak doğru değil. En nihayetinde 1963ten sonra işgal edilen bir devlet var ve bu pasaportu kullanmak ile
bu devletin varlığı kabul ediliyor aslında. Yapılması gereken bu pasaporta sahip olan yetkili makamların, bunları iade etmesi olacaktı.
Halkın ise pasaporta sahip olmasını eleştirmiyorum; sonuçta bir hak konusu da var. Ama “sözde Kıbrıs Cumhuriyeti” diye başlayan cümleler kuruluyorsa
eğer, doğru olan kabul edilmeyen bu devlete ait olan pasaportun iade edilmiş olmasıydı.
Hukuksal anlamda da bakacak olursak; Maraş konusunda söz sahibi olanların kişisel haklarını iptal edeceklerse eğer bu bir hukuk tanımamazlık.
Vatandaş olan bir kişinin hakkını engelleyemezsiniz. Yine de kişisel görüşüm; bu pasaportların iadesinin en doğru hamle olması kararı idi.”