DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan İlk Miting Konuşması
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “Beştepe’dekilerin hepimizin cebine, kesesine açtığı savaşı saymazsak ülkede çok şükür savaş mavaş yok. Beştepe yapımı yerli ve milli bir kriz var” diye konuştu.
Gaziantep’te Tur Otobüsleri Park Alanında gerçekleşen DEVA Partisinin ilk mitingine yoğun katılım gösterildi. Yoğun ilgiden memnun olduklarını açıklayan Ali
Babacan, genel merkez yöneticileri, il başkanları ve ilçe başkanlarıyla sahneye çıkarak yurttaşları selamladı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ilk mitingdeki konuşmasında şu sözler kaydedildi;
“İşte her türlü zorluğa rağmen, her türlü engellemeye rağmen, biz buradayız. Neymiş? Akıllarınca DEVA Partisi’nin ilk mitingini engel olacaklarmış. Neymiş? Gaziantepli zorluk çeksin, zahmet çeksin, mitinge gelemesin. Bak, bak, oyunlara bak oyunlara. Gaziantep bu oyuna gelir mi? Gelmez. Gazi şehir pes eder mi? Etmez. Boş. Ne yaparlarsa yapsınlar boş.
Yahu mitingimizi ulaşımı en zor yere göndermeye çalıştılar değil mi? Ne oldu? İşte Gaziantep burada. On binler akın akın bu meydana geldi mi geldi. Ey Beştepe, görüyor musun? Duyuyor musun Beştepe? Biz dimdik ayaktayız. Bundan iki ay önce bizi engellemek için Meclis’e bir seçim yasası sundular. Masa başında hazırladıkları oyunlarla seçimi kazanacaklarını sanıyorlar. Biz, ‘Seçim masa başında kazanılmaz, seçim meydanda kazanılır’ dedik, meydanda. ‘Hodri meydan’ dedik.
‘DEVA Partisi, kendi adıyla sanıyla, kendi şanıyla namıyla, kendi logosuyla bayrağıyla inşallah bu seçime girecek kazanacak’ dedik. Buradan onlara sesleniyorum: İstediğiniz kadar seçim yasalarını değiştirin. İstediğiniz kadar valilikleri, belediyeleri maşa olarak kullanıp bizi durdurmaya çalışın. Siz DEVA Partisi’ni engellemeyi ancak rüyanızda görürsünüz, rüyanızda.
Biz; hayat pahalılığı karşısında inim inim inleyen dar gelirli, sabit gelirli vatandaşlarımızın yanındayız. Biz; gübre, mazot, tohum, elektrik fiyatları altında ezilen çiftçilerimizin yanındayız. Biz; her gün canını dişine takarak ekmeğinin peşinde koşan kurye arkadaşlarımın yanındayız. Biz; beraat ettikleri halde hakları iade edilmeyen KHK’lıların yanındayız. Bizim konumumuz budur, koordinatlarımız budur. Nerede olduğumuzu görmek isteyenleri işte buraya, bu konuma davet ediyoruz. Bizim yerimiz; 84 milyonun yanıdır. Bir yandan da ülkenin sınırlarını kevgire döndürdünüz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin hudutları yol geçen hanına döndü. Milyonlarca insanı, hesapsız kitapsız sınırlardan bu ülkeye aldınız. Her yerden geliyorlar. Gelmeye de devam ediyorlar. Daha geçtiğimiz aylarda binlerce Afgan Türkiye’ye giriş yaptı mı yaptı. Hepsi erkek, hepsi genç. Ben hükümete sordum, burada yine soruyorum: ‘Yahu arkadaş, siz ya bu ülkenin hudut güvenliğini sağlayamıyorsunuz, ya da Amerikalılarla anlaşıp Taliban rejiminden kaçanları Türkiye’ye yığıyorsunuz.’… Bunlar, ne anlatsak millet yutar zannediyorlar. Sayın Erdoğan, bu millete artık hikâye anlatmayı bırakın. Çıkın bu vatandaşlığı hangi kriterlere göre, niye, kime veriyorsunuz. Bir açıklayın.
Memleketi o eski karne günlerine döndürdüler. Bu ülke buna layık değil. Gazi şehirdeyiz. Burası fıstık kabuğundan ekmek yapıp savaşan insanların şehri. Elbette bu millet zorluğu da yokluğu da çok iyi biliyor. Sabır nedir? Şükür nedir? Onu da bu millet çok iyi biliyor. Hani arada diyor ya ‘sabır, şükür.’ Merak etmesin bu millet sabretmeyi de şükretmeyi de çok iyi biliyor. Ondan öğrenecek değil. Ama şimdi burada bir durun bakalım.
Kurtuluş Savaşı günlerindeki yokluğa mı geri dönüyoruz. Ülkemiz işgal altında falan değil, çok şükür. Siz bu insanları savaş günlerinin yokluğuna mahkûm ediyorsunuz. Ondan sonra ‘sabredin, şükredin’ diyorsunuz. Amennah sabır, şükür bizim kültürümüzdür. Ancak bu ülkeyi bu hale siz düşürdünüz. Beştepe’dekilerin hepimizin cebine, kesesine açtığı savaşı saymazsak ülkede çok şükür savaş mavaş yok. Ortada Beştepe yapımı yerli ve milli bir kriz var. Ortada bir el yapımı, ev yapımı kriz var.”