
Yayınlanma: 22 Ekim 2025 12:32
Güncellenme: 5 Aralık 2025 03:33
Şanlıurfa Göbeklitepe, tarımdan önce dikilmiş T-biçimli sütunları, başsız insan tasvirleri ve oyulmuş kafataslarıyla arkeoloji dünyasının aklını kurcalamayı sürdürüyor. Öyle bir yer ki Göbeklitepe UNESCO tarafından "evrensel dünya değeri" olarak kabul edildi. İşte bilimin teyit ettiği bulgular ve hâlâ çözülemeyen Göbeklitepe'nin sırları…
Uzun yıllar “avcı-toplayıcıların mabet kompleksi” diye anılan alan, son yıllarda yerleşim izleri ve günlük yaşama ait kalıntılar ile yeniden yorumlanıyor: tahıl işleme, su temini ve evsel kullanım izleri (PPNA-PPNB) — buna rağmen anıtsal çevreler (enclosure) hâlâ belirleyici. Bilimsel konsensüs: amaç kesin değil, “dünya tarihindeki ilk anıtsal mimarinin erken örnekleri”.
Yuvarlak/plansal çevrelerin doldurulup kapatılması (backfilling) kasıtlı görünüyor; yeni çevreler inşa edilirken eskiler ritüel olarak sonlandırılmış olabilir. Bu pratik, bölgenin diğer Taş Tepeler yerleşmelerinde de test ediliyor (ör. Karahantepe).
Güncel antropolojik analizler, derin oyuklar açılmış, işlenmiş insan kafatası parçaları (defleshing izleri dahil) tespit etti. Bu, ölüye dair özel bir ritüeli işaret ediyor; Avrupa/Levant Neolitiği’ndeki kafatası kültleriyle paralellik kuruluyor. (2017, Science Advances duyuruları; DAI değerlendirmesi).
Kabartmaların çoğu yırtıcı/erkek hayvanları “saldırgan duruş”ta gösterirken insan figürü çok nadir; meşhur P43’te başsız adam betimi var. T-sütunların bazılarına kollar-eller ve kuşak işlendi; bu da sütunların insanı simgelediği yorumunu güçlendiriyor.
Popüler söylem, bazı kabartmaları “takımyıldız takvimi” olarak yorumluyor; ancak UNESCO/ICOMOS değerlendirmesi bu tür ikonografik okumaların ihtiyatla ele alınması gerektiğini vurguluyor. Kısacası: kanıtlanmış değil.
5,5 m’ye varan T-sütunlar, tepenin üzerinde açılmış kaya ocağı izleri ve yarmalardan koparılan bloklarla taşındı; kalkerin yontulması için çakmaktaşı aletler kullanıldı. Tam yöntem (kızak/halat/kalabalık işgücü) tartışmalı, fakat yerel taş ocağı izleri net.
12 bin yıl öncesine tarihlenen anıtsal çevreler, tarım ve çömlekten bile eski. Bu da “anıtsal/ritüel mimari → toplumsal örgütlenme → tarım” sıralamasının tersinden de çalışabileceğini düşündürüyor; arkeoloji paradigmasını sarsan bulgu tam da bu.
Şanlıurfa Göbeklitepe; Karahantepe, Sefertepe, Sayburç gibi birçok noktayı kapsayan Taş Tepeler araştırma programının merkezinde. Yeni kazılar, sembolizm ve yapıların doldurulması gibi konularda hipotezleri test ediyor. Projenin resmî sayfaları 9.600–7.750 cal. BCE aralığını ve ağın ölçeğini doğruluyor.
Göbeklitepe UNESCO tarafından büyük bir övgü ile karşılandı. Komite, Göbeklitepe’yi 2018’de Dünya Mirası ilan etti; kriter (i)-(ii)-(iv). Dosyada, avcı-toplayıcı toplulukların büyük ölçekli ortak yapıları ile “erken anıtsal mimarinin başyapıtı” vurgusu var.
Jeofizik çalışmalar tepenin altında en az 20 büyük çevre olabileceğini gösterdi. Alanın küçük bir bölümü kazıldı; yani asıl cevaplar muhtemelen hâlâ toprakta.
“Dünyanın ilk tapınağı mı?” Bilim, “ilk anıtsal ortak yapılar” demeyi tercih ediyor; kesin “tapınak” tanımı spekülatif.
“Kafatası oyukları neydi?” Ritüel amaçlı işleme olasılığı güçlü; ancak dinin tam içeriği bilinmiyor.
“Şanlıurfa Göbeklitepe yalnız mı?” Hayır; Taş Tepeler ağı içindeki düzinelerce yerleşme benzer motifler taşıyor.
Göbeklitepe evrensel bir değer midir? Göbeklitepe UNESCO gibi uluslararası bir kuruluş tarafından bu değerlendirmeye layık görülmüştür.