Yayınlanma: 5 Ocak 2024 16:28
Güncellenme: 19 Kasım 2024 22:16
"Efendiler, açık ve kesin söylemeliyim ki, Müslümanları hâlâ bir halife korkuluğu ile uğraştırıp aldatmak gayretinde bulunanlar, yalnız ve ancak Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır. Böyle bir oyuna kapılıp hayal kurmak da ancak ve ancak cahillik ve gaflet eseri olabilir." (1927)
"Görülüyordu ki, boş bir istek ve heves için, bir vehim ve hayal için, Türk halkını mahvetmek istiyorlardı. Hilâfet ve halifeye görev ve yetki vermek düşüncesinin temelinde yatan esas bundan ibaretti." (1927)
"Türk milletinin başında belâ olduğu yüzyıllardan beri kanıtlanmış olan hilâfetin kaldırılmasıyla Türk Cumhuriyeti, tarihin akışında lâyık olduğu temiz ve kuvvetli saygınlık düzeyini hakkıyla elde etti. Cumhuriyet Halk Partisi, Türk bağımsızlığı gibi Türk Cumhuriyeti’ni de hilâfetten ve her türlü ortaklık ve karışmalardan uzak sağlam ve güvenli şekilde sonsuza değin korumaya vücudunu adamayı, vatanın birinci derecede varlık sebebi saymaktadır." (1927)
"Unvanı halife olsun, ne olursa olsun hiç kimse, bu milletin yazgısında ortaklık sahibi olamaz. Millet, buna kesinlikle izin veremez. Bunu teklif edecek hiçbir milletvekili bulunamaz." (1927)
"Millî egemenlik ilkesi, hilafetsiz Türk Cumhuriyeti ile en sağlam şekline ulaştırıldı." (1927)
"Açık ve kesin söylemeliyim ki, İslâm topluluğunu bir halife ürkütücü hayaliyle hâlâ uğraştırmak ve aldatmak çabasında bulunanlar, yalnız ve ancak İslâm topluluğunun ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır. Böyle bir oyuna hayalini bağlamak da, ancak ve ancak bilgisizlik ve dalgınlık eseri olabilir." (1927)
"Hilafet milletimize baş belasıdır... Hilafet hiçbir şey kazandırmamıştır. Birçok musibetler getirmiştir." (1923)
"Tarihimizin en mesut devresi, hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır." (1923)
“Halife ve halife makamının dinen, siyaseten varlığının hiçbir mana ve hikmeti yoktur. Türkiye Cumhuriyeti safsatalarla varlığını, istiklalini tehlikeye koyamaz.” (1924)
"İngilizler esaret altında bulundurdukları İslam âlemine karşı baskısını kolayca sürdürebilmek için, kıymetli bir bir araca muhtaçtır. İngilizlerin gözünde bu değerli araç, hilafet makamına oturtacakları kişidir." (1921)
"İstanbul’da saltanatlarının, zevk ve eğlenceye düşkünlüklerinin, çıkarlarının devam ettirilmesini düşmanların anavatanımızı istilâ etmek emellerine uydurmakta, onlarla işbirliği yapmakta, düşman devletlerin her isteğine boyun eğmekte asla tereddüt göstermeyen, vicdanları sızlamayan, milletimizin özgür ve bağımsız yaşama kararını kırma için haince girişimlerden çekinmeyen sultan ve halifenin, artık bu vatanda asla yeri yoktur ve olamaz." (1925)