NASH: Yağlı Karaciğer Hastalığı Nedir?
İltihaplı karaciğer yağlanması olarak adından sıkça söz ettiren ve dünyanın en yaygın kronik karaciğer hastalığı olan NASH, Türkiye'de en az 2 milyon kişide teşhis ediliyor. Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, hastalığın yıllarca belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerlediğini belirterek, karaciğer kanserine ve son olarak karaciğer nakline kadar giden bir hastalık olduğunu ifade etti.
Siroz riskine neden olan iltihaplı karaciğer yağlanması rahatsızlığı dünyanın en yaygın kronik karaciğer hastalığı olarak biliniyor. Türkiye’de her 10 karaciğer yağlanmasından birine NASH teşhisi konuluyor.
Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji Enstitüsü Müdürü, Türk
Karaciğer Araştırmaları Derneği Yağlı Karaciğer Alt Çalışma Grubu Başkanı ve 2018 yılında dünyada
'Tıp Bilimine Yön Veren 100 Türk' arasına adını yazdıran bir bilim insanı olan Prof. Dr. Yusuf Yılmaz
, "Modern çağın en sinsi hastalığı olan NASH, hiç belirti vermeden ilerleyen bir hastalıktır. Maalesef henüz bilinen bir ilaç tedavisi bulunmuyor. Siroza, karaciğer kanserine ve son olarak karaciğer nakline kadar giden bir hastalıktır. Covid’i belki unutacağız ama NASH insanoğlunun yakın gelecekteki en tehlikeli düşmanı olacak" açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Yılmaz, açıklamalarına şu ifadelerle devam etti:
"Hiç şikayeti olmadığını belirten NASH hastalarına anket yapıp, 'Halsizlik, kaşıntı, çalışma enerjisinde düşüklük gibi şikayetler yaşıyor musunuz?' diye sorduğumuzda, hastalarda halsizlik olabildiğini görebiliyoruz. Hastaların yüzde 10'unda kaşıntı olabiliyor, çalışma ve mental kapasiteleri düşebiliyor. Bazen de hasta, karnının sağ üst kısmında ara ara ağrı hissettiğini söyler. Bu ağrı da şundan kaynaklanır; karaciğerin içi yağla doluyor ve karaciğerin zarı gerildiği için ağrı meydana geliyor.
Bu ağrı, ara ara olur ve şiddetli olmaz. Bu belirtiler, NASH olduğu anlamına gelmez. Hatta yüzde 90'ında bir şey yoktur. Ancak bu o kadar sık görülen bir hastalık ki hastaların yüzde 10'u NASH ise NASH'in de yüzde 30'u problem çıkartacaksa bu, ülke nüfusuna vurulduğunda çok yüksek bir rakam ortaya çıkar ve bunun maliyeti milyarlarca lira olabilir.
Hastalık en çok 45-50 yaş üzerinde görülür. Vücut Kitle İndeksi (VKİ), 30'un üzerindeyse riskli diyoruz ama 25'in üzerinde olanlar da normalden fazla kiloludur. Diyabet diyoruz ama gizli şeker de risk faktörüdür. Açlık kan şekeri 100'ün üzerindeyse risk var demektir. Genetik de söz konusudur. Birden fazla risk faktörü olanlar da risk artar. Örneğin, obezite, yüksek enzimler ve genetik tip bir araya gelince NASH ortaya çıkabiliyor. 9 yaşındaki bir çocukta siroz görülmesini bu açıklıyor.
Sağlıklı beslenmeyle, egzersizle hastalık rahatlıkla geriye döndürülebilir. Henüz tedavisinin birinci yılında sirozdan hemen önceki evrede olan ve ciddi derecede yağlanması olan bir hastamız, 25 kilo verdi. Şu an tamamen karaciğeri normal görünüyor. Ancak hasta tedavi olmasaydı hastalık ilerlerdi, siroz olurdu, karnı su toplar, ağzından kan gelir, nakil olamazsa da hayatını kaybederdi.
Hastalığı önlemek için tam bir eğitim gereklidir. Ailede başlaması gereken bu eğitimin okul kantinleri, fiziksel aktiviteler gibi birçok faktörü takip etmesi gerekir. Ders sayısı 8 tane olacağına 6 tane olsun, teneffüsler 15 dakika olacağına 45 dakika olsun. Ekran bağımlılığı, sosyal medya bu durumu daha da kötü bir noktaya getirdi. Kesinlikle fiziksel aktiviteye teşvik etmemiz gerekir. Bireyler sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeli. Hareketsizlikten uzak durmalı, fiziksel aktivite yapmalı.
NASH'de karaciğer nakliyle gitme oranı artıyor ve çok yakın bir gelecekte karaciğer nakillerinin en sık nedeni olacak. 10 yıl önce NASH'e bağlı nakil çok nadirken şu an çok artmaya başladı. Buna önlem alınmazsa sürekli artmaya devam eder.’’